Postmodernistleri belli bir ilgiyle hatta hayranlıkla okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت لأصحاب فلسفة ما بعد الحداثة باهتمام, بل و بإعجاب |
Hayır, o kalanlar, 700 kişiye hayranlıkla bakarak, iyi yeri kaptıkları için onların ne kadar üstün olduklarını düşünecekler. | Open Subtitles | لا، فالباقون سيحضروا ليراقبوا الأمر بإعجاب على الـ700 ليذكروهم... كيف هم متفوقون ليحظوا بأفضل المقاعد |
Sizden çok büyük bir hayranlıkla bahsederdi. | Open Subtitles | لقد تحدث عنك بإعجاب كبير |
Sonra kavalyesi, kızın kendine güvenen gülümseyişine karşılık manalı bir hayranlıkla gülümsüyor. | Open Subtitles | و من ثم رفيقها يعطيها ابتسامة معرفة من الإعجاب على ابتسامتها الواثقة |
Burada sadece oturup birbirimizi hayranlıkla izleyecek miyiz? | Open Subtitles | أسنجلس هنا ونتبادل الإعجاب فحسب؟ |
Böyle bir hayranlıkla karşılaşan biri, kendini tanrı sanabilir. | Open Subtitles | ، (هرقل)! رجل بكل هذا الإعجاب قد يظن نفسه إله. |
Balkona çıkarak Tanrı'nın yarattıklarına hayranlıkla baktım. | Open Subtitles | ذهبت للخارج للشرفة لأبدي أعجابي بعمل الرب |
Peder Bennett senden hayranlıkla bahsediyor. | Open Subtitles | يتحدث الأب (بينيت) عنك بإعجاب شديد |
Kendine hayranlıkla bakmayı bitirdin mi? | Open Subtitles | -هل انتهيت من الإعجاب بنفسك؟ |
Kendine hayranlıkla bakmayı bitirdin mi? | Open Subtitles | -هل انتهيت من الإعجاب بنفسك؟ |
Kızınızın kemik yapısına hayranlıkla bakıyordum da. | Open Subtitles | كنت فقط أبدي أعجابي بهيئة أبنتك |