Dalia, şurada daha açmadığın büyük bir hediye var. | Open Subtitles | داليا هناك هديه كبيره لك هناك لم تفتحيها بعد |
Ama geçen develerin lütfettiği bir hediye var. | Open Subtitles | ولكن هناك هديه من مرور جمل. |
- Ah, evet fakat burada bir hediye var ki kimseye göndermesi için güvenemem. | Open Subtitles | لكن هنالك هدية واحدة لم أكن لأئتمن أحداً على أن يوصّلها |
Yanında bir de hediye var. Sana hediye yollamış, masanda. | Open Subtitles | هنالك هدية أيضاً لقد أرسل لك هدية |
İkisinde de hediye var ama birini seçmen gerekiyor. | Open Subtitles | هناك هدية في كلاهما ولكن عليكي اختيار واحدة فقط |
benim geleneğimde başka kültürlere yaptığımız bir hediye var, dünyada ki hemen hemen herkes (İncil de geçen) iyi kalpli samarıtan nın hikayesini bilir. | TED | في تقليدي الخاص ... هناك هدية نصنعها للتقاليد الاخرى كل شخص حول العالم يعرف قصة السامري الطيب |
Orada senin için bir hediye var. | Open Subtitles | توجد هدية هناك من أجلك |
Alt katta size özel bir hediye var. | Open Subtitles | هناك هديه لك فى الطابق العلوى |
- hediye var, deme. | Open Subtitles | - لا تقولي لي ان هناك هديه |
- hediye var. | Open Subtitles | - هناك هديه |
- Bir hediye var. | Open Subtitles | - هناك هديه |
- Bir hediye var. | Open Subtitles | - هناك هديه |
Orada ona bir hediye var. | Open Subtitles | و أخبره بأن هنالك هدية |
Earl, lavaboda küçük bir adamınkine ya da büyük bir köpeğinkine benzeyen bir hediye var. | Open Subtitles | إيرل ) , هنالك هدية في المغسلة ) من كلب كبير جداً أو رجل صغيـر جداً |
Sana vermek istediğim bir hediye var. | Open Subtitles | لذا هناك هدية أتمنى إعطائك إياها |
Sana vermek istediğim bir hediye var. | Open Subtitles | لذا هناك هدية أتمنى إعطائك إياها |
Sadece iki haftadır çıkıyoruz. İki haftalık çıkanlar için hediye var mı ki? | Open Subtitles | هل هناك هدية لعلاقة منذ أسبوعين؟ |
- Bayan Doug'dan bir hediye var. | Open Subtitles | توجد هدية من مسز دوج اه |