| Belki kalp atış hızı monitörü hediyeydi. Bu yüzden kimse hatırlamadı. | Open Subtitles | ربّما كان مسجّل ضربات القلب هدية لهذا لم يتعرّف عليها أحد |
| Belki çok özel bir hediyeydi ve bizi telaşlandırmak istemedi. | Open Subtitles | ربما كانت هدية حميمية جدًا و لم تُرِد أن تنبِّهنا |
| Bu, o zaman olduğum gibi, genç ve atik bir muhabire ne güzel bir hediyeydi. | TED | ويالها من هدية لي آنذاك كمراسلة شابة متحمسة |
| Bu bana verebileceğin en güzel hediyeydi. | Open Subtitles | تلك ألطف هديه أنت أعطيتنى أياها. |
| O gün değerini geç anlamış olsam da harika bir hediyeydi ve Pete normalden daha mutlu görünüyordu. | TED | أًدركتُ متأخرًا أن ذلك اليوم كان هديّة جميلة، بدا بيت أكثرَ فرحًا من عادتهِ. |
| Bu bana hayatında vereceği son hediyeydi. | Open Subtitles | تلك كانت الهدية الاخيرة التي سترغب ان تعطيها لي |
| Bak, sana verdiğim hediye kötü bir hediyeydi, ve senden özür dilemek istiyorum. | Open Subtitles | انظر لقد كانت هدية سيئة أهديتها لك وأريد أن أعتذر |
| Evet. Ona sevgililer gününde verdiğim bir hediyeydi. | Open Subtitles | إنه هدية أهديتها إياها في عيد الفالنتاين. |
| Artık size yardımcı olmayacağız. O bir hediyeydi. | Open Subtitles | نحن لم نعد دائماً تحت الطلب والنداء تلك كانت هدية |
| Adam Baylin'den bir hediyeydi ve benim için anlamı çok büyüktü ama Amanda'nın da anlamı büyüktü. | Open Subtitles | لقد كانت هدية من آدم بايلين .. وكانت تعني الكثير لي وكذلك أماندا |
| Cheri Jo Bates bir hediyeydi. Onu sana ben verdim. | Open Subtitles | السيد المسيح تلك كانت هدية انا اعطيتك ذلك |
| Gençliğe adım attığında anne babası tarafından verilmiş bir hediyeydi, ve bu yüzük,.. | Open Subtitles | كان هدية والديها لها. لتقدير بلوغها السن. |
| Haklısın. İki dolarlık bir hediyeydi. | Open Subtitles | نعم ، انتي محقة لقد كانت هدية قيمتها 2 دولار |
| hediyeydi hayalini kurduğunuz fırın. | Open Subtitles | لقد كان هدية المخبز الذي كنتما تحلما به كلاكما |
| Hayır, küpeleri hediyeydi ve onların gerçek olduğunu biliyormuş, çünkü kimse o kadar küçük küpe alamazmış. | Open Subtitles | لا، لقد قال إنهما كانا هدية ولقد عرفت أنهما حقيقيان لأنّ لا أحد سيتكبد عناء شراء ماسات مزيفة بذلك الحجم الصغير |
| Toz bir hediyeydi. Bana verilmişti. | Open Subtitles | ـ هذه البودرة كانت هدية لقد أعطيت لي ـ هدية من رجل ميت |
| Annenin onca yıl burada çalışması inanılmaz bir hediyeydi. | Open Subtitles | عمل والدتك هنا كل تلك السنوات كان هدية لا تصدق |
| İlk mankenlik kazancımla, kendime aldığım bir hediyeydi. | Open Subtitles | إنها هدية اشتريتها لنفسي بأول راتب من عرض الأزياء |
| hediyeydi. Önündeki mavi şişede. | Open Subtitles | لقد كان هديه الزجاجة الزرقاء التي أمامك |
| Tıp Akademisi'ndeki ilk günümde annenin bana verdiği bir hediyeydi bu. | Open Subtitles | لقد كانت هديّة من أمُكِ في أول يوم لي في كليّة الطّب |
| O gece yemek yapamamıştın, ikimiz için de bir hediyeydi o. İyi şanslar, Bay Mayer. | Open Subtitles | ما كان عليكِ أن تطهي تلك الليلة لذا ، الهدية كانت لكلينا |
| Bir hediyeydi. Şehri kendinden korumam için bir hediye. | Open Subtitles | إنّها هبة سأستخدمها لإنقاذ هذه المدينة من نفسها |
| O, beni bir daha bu hâle getirmeyeceğine söz vererek verdiğin bir hediyeydi çünkü. | Open Subtitles | لأنها كانت هديةً أعطيتني إياها بوعد .لكيلا تضعني بموقفٍ مثل ذلك مُجددًا |
| Aslında ödemediğim tek şey sana alacağım hediyeydi. | Open Subtitles | في الواقع الشيء الوحيد الذي لم أستطع شراءه كان هديتي لكِ وتريدين أن تعلمي لماذا؟ |