"helen'ı" - Translation from Turkish to Arabic

    • هيلين
        
    Helen'ı yüce Tanrı'ya teslim ediyoruz ve bedenini toprağa bırakıyoruz. Open Subtitles نوصّي بالله العظيم أختنا، هيلين. نحن نتعهد جسمها بالأرض.
    Bu yüzden çabuk karar vererek Helen'ı düğünün başına koymuştum. Open Subtitles لهذا أتخذت قرار سريع بجعل هيلين مسؤولة عن الزفاف
    Ama çok azı Mora Leydisi Helen'ı sunma şerefiyle kıyaslanabilir. Open Subtitles لكن بضعة منكم يمكن أن يقارن بتقديم السيدة ْ هيلين مورا ْ.
    Babamın evine girdin ve Helen'ı üzerinde sabahlıkla kurşuna dizdin. Open Subtitles تدخل منزلي والدي وتعدم " هيلين " في ثوب نومها
    Al, Helen'ı öptüğünde yangın çıkmış gibi bağırdın. Open Subtitles لقد صحتي كما لو أنّ البيت اشتعلت فيه النيـــران عنـــدما قبّل آل هيلين.
    Helen'ı ve erkek arkadaşını her yaz High Sierra'ya sürüklerdim ki her bir ağacı kucaklayabileyim. Open Subtitles كنت معتاداً أن أجر هيلين وصديقها معي الى مرتفعات سييرا كل صيف حتى يمكنني ان أضم
    Herşeye rağmen, Helen'ı sen büyüttün. Open Subtitles و بعد كل هذا, أنت تتفوقين على هيلين
    Leydi Helen'ı karşılarken benimle olacaksın. Open Subtitles ستكون معي عندما أُحيي السيدة ْ هيلين ْ.
    Sayid ıssız bir yerdeydi ama Helen'ı taşındığı için bulamıyor musun? Open Subtitles كان (سعيد) وسط المجهول، ولكن لم يسعكَ إيجاد (هيلين) لأنّها انتقلت؟
    Helen'ı göremediğim için üzgünüm. Sevgilerimi ilet, olur mu? Open Subtitles آسف أنني لم أرى " هيلين " ألق عليها تحياتي
    Bence gerçekten Al, Helen'ı sevecektir. Open Subtitles وأعتقد حقاً أنّ آل سيقع في حب هيلين.
    Bence gerçekten Al, Helen'ı sevecektir. Open Subtitles أعتقد أنّ آل سيقع في حُب هيلين.
    Evet, Helen'ı sevmiştim ama bunun bir önemi yok. Open Subtitles نعم, أحبت هيلين. ولكن هذا لا يهم.
    Luke, sonunda... Helen'ı gördün mü? Open Subtitles لوك ، أخيراً هل رأيت هيلين لتوك؟
    Görünüşe göre, eğer Helen'ı günah ve ahlaksızlık için ayartmasaydım şu an futbol takımının kaptanıyla evli olacağını düşünüyorlarmış. Open Subtitles اتضح أنّهما يعتقدان أنّ هيلين كان يُمكن أنْ تتزوّج... كابتن فريق كرة القدم لو لم أغويها... إلى حياة الخطيئة والفجور.
    Kızı dün akşam burada gördü Helen'ı şehirlerarası aradı ve her şeyi anlattı. Open Subtitles لقد رأى الفتاة هنا الليلة الفائتة و إتصل بــ (هيلين) هناك و أخبرها كل شيء
    Ama Helen'ı oraya göndermenize gerek yok. O yeterince güçlü biri. Open Subtitles لكني لا أظن أنه يجب أن ترسلوا (هيلين) هناك، إنها قوية بما فيه الكفاية
    Helen'ı uzun bir yolculuk sonrası oraya getirin. Böylece bir şey fark etmez. Open Subtitles أحضروا (هيلين) بعد رحلة طويلة بالعربة حتى لا تتعرف على المكان
    - Helen'ı mı bekliyorsun? Open Subtitles إلاّ أنّي افتقدتك هل كنت تتوقع أنك ستقابل (هيلين
    -Evet. Helen'ı gördün mü? Open Subtitles هل رَآيت هيلين بالانحاء؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more