Evden çıktığın her sefer eve tek parça halinde geri dönebilesin diye Hz. | Open Subtitles | كل مرة كنت تترك المنزل لقد صليت للمسيح بودا لا شيء قد يسمع |
Onları görüntülemeyi denediğimiz her sefer duruyor ya da frekanslarını değiştiriyorlardı. | Open Subtitles | كل مرة كنا نحاول أن نراقبهم كانوا يغيرون الموجات .. |
Charlotte'a ihtiyacımız yok her sefer iyi bir şey düşündüğünde bunu eline yüzüne bulaştırıp birçok insan öldü. | Open Subtitles | لا نحتاج إلى شارلوت حيث أن ذلك جيداً على إعتبار أنها كل مرة تخفق أناسٌ يموتون |
Şimdi 140 cm'de bir şey seyretmek istediğin her sefer istemeye istemeye buraya gelmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | سوف تحب ذلك , حسنا الآن ليس عليك أن تسحب ذيلك هنا في كل مرة تريد أن تشاهد بها شيئا على الـ50 إنش القديم |
Alışkanlıklarını değiştirmeye çalıştığım her sefer yüzünde oluşan ani panik ifadesine bayılıyorum. | Open Subtitles | أحب هذه النظرة من الهلع كل مرة أحاول فيها تغيير روتينكِ |
Büyük bir satış yaptığım her sefer, ona büyük bir kutu sigara alırım. | Open Subtitles | كل مرة أعمل بيع كبير، أجلب له علبة سجائر كبيرة. |
Çalıştırdığınız her sefer, üretilen örüntüler küçük farklar taşır. | Open Subtitles | فى كل مرة تجرى تجربته تحصل على نتيجة مختلفة |
Numaramı sorduğun her sefer, nasıl olduysa yanlış yazmış olmalıyım. | Open Subtitles | لابد أنني كتبتهُ خطأ في كل مرة تسأليني عنه |
Dönüştüğüm her sefer, güneş doğduğu zaman kendim olmadığımı hayal etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | في كل مرة أتحول فيها , أتخيل ماالذي سيحدث لو طلعت الشمس علي ولم أرجع إلى هيئتي البشرية مجددا |
Onun için iş yaptığımız her sefer, hayatımızı tehlikeye atıyoruz. | Open Subtitles | أنصتِ، كل مرة نقومُ بالسرقة فيها من أجلهِ فإننا نخاطرُ بحياتنا. |
Belki de sana yardım ettiğim her sefer yakalanmak üzere olmaktan bıkmışımdır. | Open Subtitles | ربما لأنني كرهت من كل مرة أقترب من القبض علي في كل مرة أساعدك |
Bir adam sikini sokmaması gereken bir yere soktuğu her sefer nasıl karışık oluyor ya? | Open Subtitles | لما كل مرة يقوم فيها رجلُ بممارسة الجنسِ مع الشخص الخطأ، يضحى الأمرُ معقداً؟ |
- Elbette istiyorum. İnsanlara elini sürdüğün her sefer, bizim üstümüzde kötü bir nam bırakıyor ve bunun olmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولكن في كل مرة تضرب فيها الناس فهذا سيؤثر سلباً على سمعتنا |
Sadece bu seferlik şöyle yapsan biri korkutucu bir kelime kullanacağı her sefer biz daha iyi bir kelime sunsak? | Open Subtitles | ما رأيك، أنه في هذه المرة عندما يحاول أحدهم استخدام كلمة مخيفة في كل مرة نأتي نحن بكلمة أفضل؟ |
Kurabiye yerine havuç yediğiniz her sefer, sinema yerine spor salonuna her gidişiniz kendi sağlığınıza yaptığınız maliyetli bir yatırımdır. | TED | كل مرة تتناول فيها جزرة عوضاً عن بسكويت كل مرة تذهب فيها لصالة الرياضة عوضاً عن الذهاب للسينما هذه الأمور تشكل استثماراً مكلفاً في صحتك |
Yani babam gibi olmakta başarısız olduğum her sefer, daha çok kendim gibi oluyorum. | TED | ففي كل مرة أفشل في أن أصبح مثل والدي أكثر أصبح أشبه نفسي أكثر . |
Bruce Lee olmakta başarısız olduğum her sefer, Daha otantik bir ben oluyorum. | TED | في كل مرة لا أستطيع أن أصبح بروس لي، أصبح أشبه نفسي أكثر . |
Sonra her şey tersine dönüyor. Atlanılan piksel sayısı sol tarafta her sefer için bir eksiliyor ve ortada ise iki artıyor. | TED | ثم ينقلب الأمر برمته... عدد البيكسلات المتجاوزة يتناقص بمقدار واحد كل مرة من جهة اليسار، ويصعد بمقدار بيكسلين كل مرة في الوسط. |
Bence eşcinselsin. Bence eşcinsel aşığın sevişmek üzere olduğumuz her sefer telefon ediyor ve seni çağırıyor. | Open Subtitles | أظن بأنك شخصٌ غريب الأطوار في كل مرةٍ نكون فيها معاً لابد أن يرن هاتفك فيها |
İşediği her sefer, davanızın tuvalete gittiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | كلّ مرّةٍ يتبوّل، قضيّتك حرفيًّا تذهب للمرحاض |
O dumanı içine çektiğin her sefer de sarkmış gıdısını neşeyle sallayarak sana gülüyor. | Open Subtitles | إضحكي على نفسكِ بخدّه السمين المتقلقل بفرح |