"herkesin içinde" - Translation from Turkish to Arabic

• في العلن
• أمام الجميع
• في مكان عام
• علنا
• علانية
• على الملأ
• داخل كل
• أمام الملأ
• منهم كلهم
• في الأماكن العامة
• أمام العامّة
• بداخلنا جميعا
• داخل كلّ

Ve bu ışık prototipini ilk kez burada herkesin içinde gösteriyorum.
وانا اعرض هذا في العلن لاول مرة هذا موضِّح الضوء المرئي

Hayır, bence bunu evinin mahremiyetinde yapıyorsan sorun yok, ama herkesin içinde emzirme kesinlikle mide bulandırıcı.
أن فعلت هذا في حرمة بيتك فليكن لكن الرضاعة في العلن مقرفة

Ve haberiniz olsun, ikinizden biri bana herkesin içinde "babaanne" demeye kalkarsa, silahıma davranırım.
واذا دعوتماني بالجدة أمام الجميع سأستخدم مسدسي

Pekâlâ, neden bana bu şarkıyı herkesin içinde söyleyemiyorsun?
لماذا لم تقومي بغناء هذه الأغنية لي أمام الجميع ؟

Yanlış olduğunu düşünsemde herkesin içinde emziriyorum.
أنا أُرضع في مكان عام على الرغم من أنه خطأ

Sanırım herkesin içinde kullanmazsan, sorun olmaz.
حسنا ، أعتقد بأنك أذا لم تستخدمها علنا فالامر بخير

Çünkü daha 18 yaşında bir kızım ve beni herkesin içinde ağlattın.
لأني مراهقة تبلغُ ال 18 و أنتَ جعلتني أبكي في العلن.

Çünkü herkesin içinde bana anne dersen, seni yumruklarım.
لأنك إذا ناديتني أمي في العلن فسوف أضربكِ

-Sen kim oluyorsun da beni herkesin içinde küçük düşürüyorsun.
من تفكر في نفسك بحق الجحيم؟ إحراجي في العلن ؟ لو لديك مشكلة في النفقة

Kendimi daha da utandırmak için şimdi de herkesin içinde jimnastik yapacağım.
ولأزيد من إحراجي، الآن سأقوم بالتمارين الرياضية في العلن.

Beni burada, herkesin içinde yapmak zorunda bırakma.
لا تجعليني افعلها هنا فالخارج , ليس أمام الجميع ؟

herkesin içinde bana yumuşak bir erkekmişim gibi davrandın.
عاملتني كأنني ضعيف أمام الجميع

-Ona herkesin içinde böyle davranman şart mıydı?
هل كان عليك توبيخه أمام الجميع هكذا ؟

Bak, çok ilginç bir konuşmaydı ve herkesin içinde seni utandırmayı gerçekten istemiyorum, ama...
أصغِ، كانت تلكَ خطبة مثيرة حقّاً ولا أريد فعلاً أن أحرجكَ أمام الجميع لكن...

Kaç kişi olursalar olsunlar, öğlen vakti herkesin içinde saldırmazlar.
أيمكن أن يكون فخاً ؟ ! حتى وإن كانوا هم ، فلن يفعلوا شيئاً في مكان عام وفي وقت الظهيرة

İnan bana, bu seni herkesin içinde küçük düşürmek için değil.
صدقيني هذا لا يعني أني أهينك علنا

Tanrı'yı herkesin içinde alenen inkâr edip imanından vazgeçmiş ve şu an bir Japon olarak yaşıyor.
لقد أنكر الرب علانية. وتخلى عن إيمانه ويحيا الآن كأحد اليابانين.

herkesin içinde onu reddediyormuş gibi davranıyordu ama yalnızlarken, eski aşkları yeniden alevleniyordu.
على الملأ كانت تدعي أنها ترفضه لكن في الأوقات الخاصة، كانت الشرارة القديمة تستعيد نورها

herkesin içinde iyiliğin olması gerektiğini biliyorum, ...ama bazen bunu görmek zor oluyor, ...bu bana umut verdi.
اعلم بوجود خير داخل كل انسان, ولكن احيانا يصعب عليك رؤيته لذلك يعطينا هذا بعض الامل

Kızkardeşinin kıyafetlerini giyip herkesin içinde gezineceğim.
سأقوم باستعارة ملابس أختك وأرتديها أمام الملأ

herkesin içinde, senin bunun garip olduğunu düşünmediğine inanamıyorum.
, لا أصدق أنه أنتِ منهم كلهم لا تظنين أن هذا غريب

herkesin içinde düşüp duruyormuş. Doktora gitmesini söyledim.
لقد قالت إنها أصيبت بمرض وجعلها تسقط في الأماكن العامة

Yüzüne karşı onu aşağılıyorlardı... herkesin içinde.
قاموا بإهانته، وجهاً لوجه... أمام العامّة.

Gizliden gizliye, içimizdeki canavarın, herkesin içinde olduğunu görmek istiyoruz.
نحن في خفية نأمل ان نرى ان الوحش الذي في كل واحد منا يكون بداخلنا جميعا

herkesin içinde kontrol edilemeyen bir karanlık korkusu vardır.
لكن داخل كلّ منا خوفُ خارج السّيطرةُ مِنْ الظلامِ.