| Vay canına. Onun kampüsteki herhangi bir şeyin en büyüğü olacağını hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | واو ، لم أكن أعتقد أنه سيصبح . أكبر شخصية في حرم الجامعة |
| Bu kadar aptal olduğunu hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أظن أبداً بإنك بهذا المقدار من الغباء. |
| Ama bazen.. yaşam aşktan daha uzundur bir daha aşık olacağımı hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | ولكن أحياناً الحياة تمتد بدون حب لم أعتقد أنني قد أغرم مجدداً أبداً |
| Bir çiftlikte yaşadığıma sevineceğimi hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | .لم اعتقد ابدا اني ساكون ممتنة لاني اعيش في مزرعة |
| Gotiklerin yavaşca emo'culara dönüşeceklerini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أظن أن (القوطيون) سيتم (استبدالهم ببطء ب(الايمو |
| Bu diyeceğimi hiç düşünmezdim sesini duyduğuma sahiden de sevinmiş gibiyim. | Open Subtitles | مرحباً، لم أعتقد أبداً أنّني سأقول هذا لكنني سعيد لسماع صوتك. |
| Karna saplanan bir merminin bu kadar acıtacağına hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أن رصاصة فى المعدة ستسبب كل هذا الألم |
| Onun eski okulunu ziyaret edecek tiplerden olduğunu hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنه من النوع الذي يذور مدرسته القديمة مجدداً. |
| Bu kadar aptal olduğunu hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أظن أبداً بإنك بهذا المقدار من الغباء. |
| Şuna da bak. Bu işi seveceğini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | انظري إلى نفسك لم أظن أبداً بأنك ستتحمسين للموضوع |
| Aylak zenginlerden biri olacağımı hiç düşünmezdim. Seyahate çıkmalısın. | Open Subtitles | إنه غريب, لم أعتقد أنني سأصبح من طبقة الأغنياء العاطلين |
| Patates gördüğüme bu kadar sevineceğimi hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنني سأكون سعيدة للغاية عندما أرى بطاطس |
| Ne de güzel bir paketleme. Bir şirketin ruh ikizim olabileceğini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | يا له من طرد جميل لم اعتقد مرة أني سأحب احدى الشركات |
| Nathan'ın pes edeceğini hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لكنني لم أظن أن (ناثان) سيستسلم |
| Ofisteki tek güler yüzlü kişi olacağımı hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أعتقد أبداً أنه سينتهي بي الحال لأكون الشخص المرح في المكتب. |
| Planchet, bunu söyleyeceğim anın geleceğini hiç düşünmezdim ama aferin. | Open Subtitles | "بلانشيه" لم أظن أني قد أقول لك هذا أحسنت |
| Böyle bir şey yapacağımı hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أعتقد أبدا ً أن بوسعي القيام بأمر كهذا |
| Biliyor musun, bunu birine söyleyeceğimi hiç düşünmezdim, ama siz ikiniz gerçekten çok fazla içiyorsunuz. | Open Subtitles | لم أعتقد أني سأقول هذا لأحد لكن انتم الأثنين قد أكثرتم من التدخين |
| Mesela ortağımla sevgili olacağımı hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | على سبيل المثل ، لم أعتقد أنّي سأواعد شريكي |
| Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim ama evet. | Open Subtitles | لم أعتقد يوماً أنني سأقولهُ، لكن نعم |
| Bu kadar şanslı olacağımı hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أظن من قبل أنني سأكون محظوظاً محظوظاً |
| İnsanda bu sürenin daha az olacağını hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أتوقع قط بأن هذا سيحدث بصورة أسرع في البشر |
| Üç kadın olacağını, hayatım boyunca hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | أنا مَا إعتقدتُ بأنّني سَيكونُ عِنْدي ثلاثة نِساءِ حياتِي الكاملةِ. |
| Bu yolun sonunun Olivia'ya çıkacağını hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن اتوقع بأنه نهاية هذا الطريق سيؤدي إلى أوليفيا |