| Axl çok çaresizdi ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı. | Open Subtitles | كان أكسل مستميتًا للغاية لدرجة أنه فعل أمرًا لم يفعله من قبل |
| Gerçi o ara, babam daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı. | Open Subtitles | رغم أن أبي فعل حينها شيئا لم يفعله مطلقا من قبل |
| Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger kuantum mekaniğinin kurucularındandır; ama ününü aslında hiç yapmadığı bir şeye borçludur: Bir kediyle ilgili bir düşünce deneyine. | TED | عالم الفيزياء النمساوي إروين شرودنجر هو أحد مؤسسي ميكانيكا الكم، ولكنه مشهور أكثر بشئ لم يفعله أبدًا في الواقع: هذا الشي هو تجربة فكرية تتعلق بقطة. |
| Kendimi aklanmış hissettim ve sonra ihtiyar daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı özür diledi. | Open Subtitles | ،شعرتُ بأنني بريء. وبعدها فعل السيد دونالدسون شيئاً ...لم يفعله من قبل |
| Akabinde Hitler oldukça hayret verici bir şey yaptı. Daha önce hiç yapmadığı, kimsenin şahit olmadığı bir jestti bu. | Open Subtitles | ثم قام (هتلر) بتصرف مذهل لم يفعله من قبل ولم يسبـق لأحـد أبـداً أن رأى منـه لفتة كهذه |
| Axl çaresiz bir anda daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı ve annesinin tavsiyesine uydu. | Open Subtitles | فعل شيئا لم يفعله أبدا من قبل |
| - Kimsenin hiç yapmadığı bir şeyi. | Open Subtitles | شيء لم يفعله أي شخص من قبل |