O artık öldü ve hikayelere inanıyorsan bu gölün dibinde bir yerde. | Open Subtitles | القاتل ميت الآن في مكان ما أسفل هذه البحيرة إذا صدقتي القصص |
Sana inanmak isterdim ama hikayelere inanmak benim işim değil. | Open Subtitles | كنتُ أودُّ أن أصدقك، لكن.. لكن تصديق القصص ليس وظيفتي. |
Tanrım! İnsanların hikayelere bir şey ekleyip durması harika ya. | Open Subtitles | يا إلهي، إنه لأمر مذهل كيف يبهرج الناس هذه القصص |
Yeni hikayelere çok kötü derecede ihtiyacımız var. | TED | سيأتي لإنقاذهم نحن نحتاج حتماً نمطاً جديداً من القصص |
Ama verileri, ifade ettikleri hikayelere bağlamak için daha fazlasını yapabiliriz. | TED | لكن نستطيع أن نفعل أكثر لنوصّل البيانات بالقصص التي تمثلها. |
Peki hikayelere fazla güvenmekte ne gibi tehlikeler var? | TED | فما هي المشاكل في اعتمادنا على القصص بشكلٍ كبير. |
İşte bu, internetteki hikayelere ve geçmişe nasıl dahil olduğumuzun tam olarak | TED | والمقصود منها أن تعكس مدى إندماجنا مع التاريخ أو القصص على الإنترنت، بشكل أقل خطية. |
İnanıyorum ki, bu günlerde siyaseti tartışırken bu gibi hikayelere bakmak gayet mantıklı geliyor. | TED | وأنا أعتقد أننا عندما نتناقش في السياسة هذه الأيام يكون من المنطق على الأرجح أن ننظر أيضا لهذا النوع من القصص. |
Tüm bu fikirlere ve hikayelere sahiptim ve bunları insanlarla paylaşmak istiyordum ama fiziksel olarak, yapamıyordum. | TED | كانت عندي كل هذه القصص و الأفكار، و أردت أن أشارك الناس بها، لكن من الناحية الجسمية، لم أكن قادر على ذلك. |
Ben bir yazarım ve izleyicilerin arasında bulunan benim gibi yazarlar hikayelere aşık olduğumuzu bilirler. | TED | أنا كاتب، والزملاء الكتاب من الجمهور يعلمون جيدًا أننا نحب القصص. |
Bu insanların okula getirdikleri hikayelere değer verelim. | TED | دعونا نقدّر القصص التي يأتي بها الشباب للمدرسة |
Yani, kıta hakkında sadece güzel hikayelere ayrılmış bir konferansa ihtiyacımız var. | TED | بمعني ، أننا نحتاج إلى مؤتمر كامل يكرس فقط للحديث عن القصص المشرقة عن القارة. |
Günlük rutinlerimizi ve ritüellerimizi en çok inandığımız hikayelere göre yapıyoruz ve bugünlerde hikaye yazdıkça değişiyor. | TED | نقوم بعاداتنا وطقوسنا اليومية بحسب القصص التي نؤمن بها، وهذه الأيام القصة تتغير كلما كتبناها. |
Fakat sadece bu olumsuz hikayelere odaklanmak tecrübelerimi donuklaştırmak, ve beni oluşturan bir çok başka hikayeyi, gözardı etmek olur. | TED | لكن الإصرار على القصص السلبية هي تسطيح لتجربتي، والتغاضي عن الكثير من القصص الأخرى التي شكّلتني. |
Hula dansçılarıyla ilgili duyduğum bazı hikayelere inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدقوا بعض القصص التي سمعتها عن راقصات الطوق |
Tank'ın onun hakkında anlattığı hikayelere kimse inanmadı. | Open Subtitles | لا أحد يعتقد أن هذه القصص البرية أن دبابات قد نقول عنها. |
Kendi görüntüsünü kesip çıkarma davranışı onun bu hikayelere inanmakla kalmayıp aynı zamanda bu yüzden travma geçirdiğini gösteriyor. | Open Subtitles | العمل المجبر والمكرر.. لإزالة صورته من الصوريجعلني أصدق.. أنه لم يؤمن فقط بهذه القصص, بل وأصابته باللوثة العقلية. |
hikayelere bedel bir asır var burada ve döküntülerle pislik haline gelen bir nehir. | Open Subtitles | هنالك ما تُقدر قيمة بقرن من القصص هنا ومن القمائم مما يجعله النهر الأكثر قذارة |
Tanıklarının başlarının uçurulduğu hikayelere inanıyorum sadece. | Open Subtitles | آمن بالقصص فقط التي يقطعون فيها رأس الشهود |
hikayelere olan aşkınızı sizi maniple etmek için kullanan insanlar var. | TED | هناك أناس يستغلون حبك للقصص كي يتلاعبون بك. |
10 yıl buna benzer bir iş yaptıktan sonra kendim için daha iyi hikayelere ihtiyacım vardı. | TED | بعد 10 سنوات من ممارستي لهذا العمل، اقتنعت أنني بحاجة لقصص أفضل. |
Orada başka insanların ızdıraplarına şahit oldum bazı yoğun ve duygusal hikayelere şahit oldum ve bazı zamanlarda kendi hayatımdan endişelendim. | TED | وواجهت هنالك معاناة الأخرين عن قرب، غمست نفسى فى قصص عاطفية و مكثفة، وفى بعض الأحيان شعرت بخوف شديد على حياتى. |
İnsanların efsanelere ve hikâyelere ihtiyacı var. | Open Subtitles | الناس بحاجة إلى الأساطير والقصص |