| Bilmeniz gereken tek şey, Hintliler kışı atlatmaları için Seyyahlara yardım etmişlerdi. | Open Subtitles | كل ما يجب عليك تذكره أن الهنود ساعدوا المهاجرين لينجو من الشتاء |
| O zamanlar, biz Hintliler seyahat etmek istediğimizde iki tekerlekli at arabasına atlayıp gökyüzüne uçardık. | TED | لذلك في تلك الأيام عندما كنا نريد نحن الهنود السفر كنا نقفز في عربة ثم ننطلق مركزين نحو السماء. |
| Hintliler dünyada en çok akıllı telefon kullanan ikinci millettir | TED | الهنود يشكلون ثاني أكبر مستخدمي الهواتف الذكية في العالم. |
| Yol kenarında gördüğümüz Hintliler ölmek üzereydi ve biz hiçbir şey yapamadık. | Open Subtitles | كنا نرى هنود يموتون على قارعة الطريق ولا نستطيع فعل أى شئ لهم |
| Hintliler oldukça değer bilincine sahiptirler, özellikle iş online okumaya gelince. | TED | الهنود يقدرون الوعي بشكل لا يصدق خاصة عندما يتعلق الأمر بقراءتهم على الانترنت. |
| Aslında sıfır sayısının keşfi, oldukça yeni bir olgu, Hintliler tarafından M.S. | TED | في حقيقة الأمر كان إختراع الصفر مفهوما حديثا، القرن السابع ق.م، من قبل الهنود. |
| Eğer o Hintliler işbirliğini reddediyorsa. | Open Subtitles | على 350 مليون هندي اذا رفض هؤلاء الهنود التعاون |
| Açık ki, Afrikalılar Hintlilerden nefret ediyorlar, ama Hintliler de diğer Hintlilerden nefret ediyorlar. | Open Subtitles | يكره الافريقيون الهنود ويكره الهنود غيرهم من الهنود |
| Bu, Hintliler ve Hacıların yemeğe beraber oturdukları zamanki ilk Şükran Günü gibi. | Open Subtitles | على العكس, هذا شبيه بأول احتفال بعيد الشكر عندما جلس الهنود مع المهاجرين و تناولوا العشاء |
| Evet, ve sonra Hintliler, Hacılara şunu öğretti o da, Yeni Dünya'da "ateşli" kelimesinin ne anlama geldiği. | Open Subtitles | أجل, ثمعلم الهنود المهاجرين معنى أن يكونوا مذهلين في العالم الجديد |
| - Görünüşe göre Hintliler de aynı durumda. | Open Subtitles | صحيح ، وكذلك اصحاب المتاجر الهنود ايضا هيا تحرك ؟ |
| Hiçbir şey çalmayacaklar ya da Hintliler gibi çok içmeyecekler. | Open Subtitles | هم لن يسرقوا شيء أو يشربون كثيرا مثل الهنود |
| Ah bu Hintliler. | Open Subtitles | آه ، هؤلاء الهنود لا يعرفون كيف يتعاملون مع السائحين |
| Bu zengin Hintliler, hala Hindistan'da olduklarını sanıyor. | Open Subtitles | هؤلاء الهنود الأغنياء . يظنون أنهم لا يزالون في الهند |
| Melbourne de yaşamayı başaran bazı Hintliler. | Open Subtitles | إلى بعض الهنود الناجحين الذين يعيشون في ميلبورن، لكي |
| Bu Hintliler ne zaman kendi isimlerini kullanacaklar Charlie? | Open Subtitles | إذاً منذ متى الهنود لديهم أسماء رائعة ,شارلي ؟ |
| Çünkü bu kılavuzlar, tembel, işe yaramaz Hintliler tarafından yazılmış. | Open Subtitles | كتب الدليل من قبّل بعض الهنود الشحاذين التافهين الكسالى |
| Onun yerine Hintliler var, ve herkes köriye bayılır. | Open Subtitles | نحن لدينا هنود بدلاً عنهم، وهم جميعاً |
| Hintliler için, burası Hindistan'daki en kutsal yerlerden biridir. | Open Subtitles | عند الهندوس ، هو واحد من أقدس المواقع في كل الهند |
| - Evet. Beyazlar el sıkışır, Hintliler sarılır. | Open Subtitles | الأجانب يتصافحون بالأيدي ، والهنود يحضنون بعضهم البعض |
| İndus Uygarlığı sadece Güney yahut Kuzey Hintliler'e ait değildir. Yahut Pakistan halkına. İndus hepimizin mirasıdır. | TED | لان حضارة الاندوس لا تنتمي للهنود الجنوبين فقط او الشماليين أو الباكستانيين؛ انها تنتمي الى كل واحد منا |
| Sarı saçlı mavi gözlü Müslümanlar, Araplar,Afrikalılar ve Hintliler. | Open Subtitles | ،المسلمون ذات الشعر الأشقر والعيون الزرقاء والمسلمون العرب والأفريقيون والأندونيسيون |
| Hintliler konuştukça, heyecanlandıkça, başlarını daha hızlı sallıyorlar. | Open Subtitles | و أكثر متحمس الشعب الهندي تحصل، أكثر الرأس يبدأ في التحرك. |