Ve uyandığımda, kızımı, kumu koluna böyle serpiştirirken gördüm ve kumun o hafif hissini onun teninde hissedebiliyordum ve halamın saçımı taradığını hatırladım. | TED | وعندما استيقظت، رأيت ابنتي تضع رملا على ذراعها هكذا، ويمكنني أن أشعر بدغدغة الضوء من الرمال على جلدها وتذكرت عمتي وهي تمشط شعري. |
Kalçalarıma yayılan o garip, zehirli sıcaklığı hissedebiliyordum. | Open Subtitles | يمكنني الشعور به ، ذلك الغريب الحقود الحار ينتشر من خلال فخذي |
O gece eve geldiğimde, bir yanlışlık olduğunu hissedebiliyordum. | Open Subtitles | حينما عُدت إلى البيت تلكَ الليلة، شعرتُ أنّ ثمّة شيء خطأ. |
Çabalıyordum, yorgundum ve susuzdum. Asfalttan yaklaşık 98 derecelik bir ısının yayıldığını hissedebiliyordum. | TED | كنت أعاني وأشعر بالتعب والظمأ، فقد كنت أشعر بالحرارة تنبعث من الأسفلت بما يعادل 35 درجة. |
Empati kanserinin benden ona geçtiğini hissedebiliyordum. | Open Subtitles | بإمكاني الشعور بذلك الإستشعار السرطاني ينتقل من جسدي إليها |
Ama o akşam başka bir şey olduğunu hissedebiliyordum. | Open Subtitles | لكن كان بإمكاني الإحساس بوجود شيء آخر يجري في تلك الليلة |
Ona ulaşabildiğimi hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كنت اعبر بدخله. |
Kollarımdan süzülen ılık ve yapış yapış kanını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كنت أستطيع الشعور بدمائه تسيل على ذراعي، دم ساخن ولزج |
Sorgulanırken beni izlediğini hissedebiliyordum. | Open Subtitles | أحسستُ بمراقبتكَ إيّاي أثناء استجوابي |
Bana o kadar yakındı ki. Vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | لقد كانت بهذا القرب مني, كان بإمكاني أن أشعر بالحرارة تنبثق من جسدها |
Sanki oradaymışım gibiydi. Kırık camdan gelen rüzgarı hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كان الأمر وكأنني هناك كان بإمكاني أن أشعر بالرياح وهي آتية من النوافذ المكسورة |
Seni orada hissedebiliyordum. Beni arzuladığını. | Open Subtitles | كان يمكنني الشعور بأنك تغوينني على المسرح |
Ama üzüntüsünü hissedebiliyordum. Hayal kırıklığını. | Open Subtitles | لكن يمكنني الشعور بحزنه وخيبة أمله |
İçinden geçtim. Diğer taraftaki güneş ışığını ve esintiyi hissedebiliyordum. | Open Subtitles | عبرتُ خلالها و شعرتُ بنور الشمس في الجهة المقابلة |
Ama bana baktığını biliyordum; çünkü bunu hissedebiliyordum. | Open Subtitles | {\cH9CFFFE}لكنّي أعرف أنّه كان ينظرُ إليّ لأنّي شعرتُ بذلك. |
Ve her seferinde, gözleriyle beni takip eden mahkumların soğuk bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. | TED | و في كل مرة، كنت أشعر بنظرات السجناء التي كان يقشعر منها بدني نظرات هؤلاء السجناء المحكوم عليهم كانت تتبعني. |
Ama Jimmy, postu kurtarmak için öttüm mü, onu anlamaya çalışıyordu. hissedebiliyordum. | Open Subtitles | لكني كنت أشعر بأن جيمي كان يشعر بأني سأخونه لأنقذ رقبتي |
Çocuğumu içimde hissedebiliyordum hareket ederken ve tekmelerken. | Open Subtitles | كان بإمكاني الشعور بطفلي داخل بطني... يتحرّك و يركل... |
Yaklaştıkça heyecanı sadece büyüdü ve sonunda sıranın önüne geldiğimizde 58 numara posterinin prensesler tarafından imzalanması için açılışı yaptı. Vücudundaki heyecanı tam olarak hissedebiliyordum. | TED | وازدادت حماستها كلما اقترب دورنا وعندما وصلنا إلى مقدمة الدور، ورقم 58 فردت ملصقها ليتم توقيعه من قبل الأميرتين، أصبح بإمكاني الإحساس بحماسة ابنة أختي تجري في جسدها، |
Ona ulaşabildiğimi hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كنت اعبر بدخله. |
Ama hâlâ- Hâlâ hissedebiliyordum kızımın oradaki sevgisini. | Open Subtitles | لكني كنت لا أزال أستطيع الشعور الشعور بحبها هناك |
Boynumda nefesini hissedebiliyordum.. | Open Subtitles | أحسستُ نفسَه على رقبتِي. |
Ben onu incittiğimi hissedebiliyordum. | Open Subtitles | ...كنت كنت اؤذيه يمكنني الشعور بذلك |
Hissedebiliyordum- Babamdan da bir parça hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كنت استطيع الشعور بها كنت استطيع الشعور بجزء من أبي أيضاً |
Ensemde püskürtü'yü hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كان يُمْكِنُني أَنْ أَحسَّ الرذاذَ على ظهر رقبتِي. |
Bunca zamandır onu hissedebiliyordum. | Open Subtitles | كل هذا الوقت... كان بإمكاني أن أشعر بوجوده. كان... |
Uykuda olduğumu ve rüya gördüğümü biliyordum ama bu evin içinde uyanık olan biri olduğunu hissedebiliyordum. | Open Subtitles | علمت أني كنت نائمة في الحلم، لكن استطعت الشعور أن شخصاً ما مستيقظ في المنزل. |
Birkaç gün içinde, kanın yeni bir canlılıkla damarlarımdan aktığını hissedebiliyordum. | Open Subtitles | خلال أيام، كان بوسعي الشعور بدمي يجري عبر عروقي بحيوية جديدة. |