| Benimle bazı şeyleri anlayabilecek biri gibi konuşman hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | يعجبني طريقة حديثك معي كما لو أنني أستطيع فهم ذلك |
| Ortam sessiz ve karanlıkken bir anda parlaklaşması hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | يعجبني عندما يتحول المطعم من الهدوء والظلام الى الاشعاع فجاءه |
| Bazen insanlar giydiğim kıyafetlere güzel şeyler söylüyorlar ve sanırım bu hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | بعض الأوقات هناك اشخاص يقولون اشياء جميلة عن طريقة لباسي وانا احب ذلك |
| Tam işlerim şirkette yolunda gitmeye başladı, ve kendi bürom olması hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا توا بدأت تمشية الأمور في الشركة، وأنا أحبّ حقا إمتلاك مكاني الخاص |
| Bu hoşuma gidiyor. Ve uyuşturucu da kullanmadım. | Open Subtitles | إنَها تعجبني رغم أنَني لم أتعاطى المخدَرات |
| Artı, itiraf etmeliyim ki o arabayı kullanmak çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | و بالإضافة لأكون أمينا هنا أنا أحب قيادتها ,أنها اختيار رائع |
| Deve ve Toynak dans stilleri gerçekten çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا أستمتع حقاً بأساليب الرقص من الإبل وتو أب هناك |
| Senin bu yanın hoşuma gidiyor Çavuş. Kendine güveniyorsun. | Open Subtitles | هذا ما يعجبني فيك ايها الرقيب لديك الثقة بالنفس |
| Şimdi hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أما الآن فهو يعجبني. لكنّك حسمت الأمر قبل أن أستطيع وضعها داخلاً |
| Hakkında pek çok söz söylendi ama bir tanesi çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لقد قيل الكثير عنها ولكن هناك شيء واحد فقط يعجبني حقيقة |
| Etrafımda olması hoşuma gidiyor çünkü her zaman gideceği aklımda oluyor. | Open Subtitles | انا احب ان يكون حولي لان دائما ان اعرف انه يرحل |
| Aslında kapama. Sen böyle hoş şeyler söyleyince benim hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، لا تصمت، انا احب حين تقول لي أشياء جميله |
| Biliyorsunuz, bu araba üzerinde çalışmak hoşuma gidiyor, Bay Eddy. | Open Subtitles | حسنا، تعرف أنّني أحبّ العمل على هذه السيارة، سّيد أيدى. |
| Günün her saati sokaklarda insanları görmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | عمومًا، أحبّ أن أرى الطريق ممتلئة بالناس. |
| Hayır, aslında seni hesap yaparken izlemek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لا، أنا في الحقيقة تعجبني رؤيتك تقومين بالحساب، هذا كل شيء |
| Zoru oynadıkları zaman hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا أحب ذلك عندما يلعب من الصعب الحصول على. |
| Mersi, Melrose. Royal Crown Viski hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | شكرا لك ، ميلروز.ويسكي التاج الملكي أنا أستمتع دائما |
| Her şeyin doğal ve taze olması fikri hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أَحْبُّ فكرةَ إمتِلاك كُلّ شيءِ جديد و طبيعي |
| Bana söyleme. Bilmek istemiyorum, çünkü biraz gizem hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لا أريدك أن تخبريني يروقني مثل هذا الغموض |
| En azından günün birinde, belki otobüs gelmez diye düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب أن أفكر أنه توجد فرصة على الأقل أن الحافلة لن تظهر. |
| Konuşmaya devam et, tatlım. Beni aşağılaman hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | استمرى فى الحديث يا حبيبتى الأمر يروق لى عندما تحقريننى هكذا |
| Kendini ispat etme çabası içinde olduğunda çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لكن يُعجبني عندما تُصبح مُثارة المشاعر عندما يكون لديها شيء لإثباته. |
| Bu hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | زجاجه من ذلك العطر لى ؟ انا يعجبنى هذا |
| Yoksulların hakkını savunması hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب الطريقة التي أصبح فيها محامياً للفقراء و المحرومين نعم , نعم أنتِ لا تري |
| Bu hoşuma gidiyor çünkü bu bizim tasarımımıza, üretimimize ve hatta dağıtımımıza meydan okuyor. | TED | ويعجبني هذا لأنه يتحدى طريقة تصميمنا للأشياء، وبناءها وربما طريقة توزيعها. |
| Pek arkadaş edinmem. Ve böyle olması hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا ما عِنْدي أيّ أصدقاء،وأنا أَحْبُّه بذلك الطريقِ. |