Ve gözler hoşuna giden bir şey fark ettiğinde, içgüdümüz ona yaklaşmaktır, böylece diğer duyular da inceleyebilir. | TED | وحين ترى العين ما يعجبها، فإن غريزتنا هي الاقتراب لتقوم باقي الحواس بالفحص. |
Bu bizim içgüdümüz ama aslında ceza etkili olsa da tek başına yeterli değil. | TED | إنه غريزتنا الأولى، لكن في الحقيقة، رغم أن العقاب أحيانًا يكون فعالًا، فإنه لوحده، ليس كافيًا. |
Hayvani içgüdümüz, rahatı aramamızı sağlar, sıcaklığı, koşmamız için gerekli şeyleri. | Open Subtitles | غريزتنا الحيوانية هي ما تدفعنا للبحث عن الراحة و الدفء و شئ لمجاراته |
Başka bir yaşayan varlığı besleme ve büyütme içgüdümüz olması takdire şayan bir şey. | Open Subtitles | إنّ وجود هذه الغريزة التي تدفعنا إلى رعاية كائن حيٍ آخر، لهي أمرٌ رائع |
Ve bazen de en sevindirici içgüdümüz olabilir. | Open Subtitles | وأحياناً قد تكون الغريزة الأكثر إمتاعاً. |
Dile karşı bir içgüdümüz var, ustalık ve tecrübelerimizin meyvelerini paylaşmamıza imkan tanıyor. | TED | لدينا غريزة للغة مما يسمح لنا بمشاركة ثمار براعتنا وخبارتنا. |
Bilim insanları olarak içgüdümüz ileriye doğru gitmek hızlıca gelişmek, sınırları zorlamaktır. | Open Subtitles | غريزتنا كعلماء تدفعنا للتقدم دائماً وبسرعة وإلى أقصى الحدود |
İçgüdümüz değişime direnmek, ondan korkmak, bu nedenle değişimi "evrim" sözcüğüyle süslüyoruz, ve bunun hapı daha kolay yutmamızı sağlayacağını umuyoruz. | Open Subtitles | غريزتنا هي ان نقاوم التغيير نخشاه لذلك نحن نلتف على ذلك "بكلمة مثل "تطور ونأمل ان يجعل ذلك حبة الدواء |
Bizim anne içgüdümüz çocuğumuzu korumaktır. | Open Subtitles | غريزتنا الأمومية هي أن نحمي طفلنا |
Ebeveynler olarak içgüdümüz çocuklarımıza emir vermemizi söyler. | TED | لدينا غريزة كوالدين وهي تنظيم محيط أطفالنا. |
En temel içgüdümüz olan ne pahasına olursa olsun yaşamak önüne geçilmez şiddet olaylarına sebep olurdu. | Open Subtitles | غريزة الرجل البدائيه للبقاء مهما كلف الأمر ، ستئدي إلى عنفٍ فظيع, |
Hayatta kalma içgüdümüz bizim en büyük ilham kaynağımız. | Open Subtitles | غريزة البقاء لدينا هي المصدر الوحيد الأعظم لإلهامنا |