Komutanım tüm saygımla üçüncü aşama için erken olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | سيدى, معكاملالإحترام, أعتقد أنه سابق لأوانه البدء بالمرحلة الثالثة |
Biliyorum, mektubu kimin yazmış olabileceğini söylemek için erken. | Open Subtitles | أظن أن الوقت مبكراً لتعلم من كتب الرساله |
Kesin bir teşhis koymak için erken ama sanırım haklısınız. | Open Subtitles | حسنا ، من المبكر بالنسبة لي أن أقوم بتشخيص نهائي |
Sizin için erken değil mi? | Open Subtitles | مبكراً بالنسبة لك أليس كذلك؟ نعم أنا متوقع أحداً ما |
Söylemek için erken ama bu görüntüleri NCIS güvenlik kamerasından aldık. | Open Subtitles | حسناً، مازال مبكراً على ذلك، لكن تمكنا من سحب هذه الصور من كاميرات مراقبة الشعبة. |
Kalbine bu kadar stres yüklemen için erken daha. | Open Subtitles | هذا مبكر جدا وضع ذلك النوع من الضغط على قلبك |
Sizi soğuk, takdire layık görülmeyen kahvaltı hazırlamak için erken kaldıran. | TED | الذي يستيقظ مبكرًا ليجهز لكِ فطارك البارد بدون شكر. |
Ben sana bağlıyım. Sevinmek için erken. Haydi. | Open Subtitles | انا اعتمد عليكي الوقت مبكر للاحتفال , استمري |
Hepsini geri gönder. Hediyeler için erken. Daha ortada kazanılan bir şey yok. | Open Subtitles | أعدهم، من السابق لأوانه احتضان الهدايا، فلا شيء انتصر |
- Bunu söylemek için erken. | Open Subtitles | ـ انه سابق لأوانه |
Etki etmediklerini söylemek için erken. | Open Subtitles | قرار فعاليتها سابق لأوانه |
Şu an için erken. | Open Subtitles | هذا سابق لأوانه. |
Ama yine de yatağa sıvışıp aslında eve üçte gelmiş numarası yapmak için erken. | Open Subtitles | ما زال الوقت مبكراً كفاية للإنسلال للسرير والإدعاء أنّي وصلت للمنزل بالثالثة فجراً |
Asla bir dürüm için erken ve asla bir hikayeyi sıkı takibe almak için geç değildir. | Open Subtitles | لا يكون الوقت مبكراً ،أبداً على كعكة بالجبن ولا يفوت أبداً على العمل الصحفي الجاد |
Ben de dedim ki kendime, "Bahar olması için erken değil mi | Open Subtitles | أقول لنفسي من المبكر للربيع ان يكون نشيطا |
Bazen öyle şeyler oluyor ki "Bunun için erken değil mi?" diyorum. | Open Subtitles | : تأتيني لحظات أقول فيها "هذا يبدو مبكراً بالنسبة لي" |
İçki için erken bir saat değil mi John? | Open Subtitles | لا يزال الوقت مبكراً على الشرب، أليس كذلك يا جون؟ |
Evlenmeyi düşünmek için erken değil mi? | Open Subtitles | هل الامر مبكر جدا للتفكير بالزواج ؟ |
İçmek için erken daha, o yüzden saatimi Bermuda saatine ayarlıyorum. | Open Subtitles | الوقت مازال مبكرًا للقيام بـ هذا لأني مازلت مؤقت ساعتي على توقيت برومدا |
Söyleyeceğim şeyi söylemek için erken olduğunu düşünebilirsin ama değil. | Open Subtitles | ..أنا اعلم انك قد تظن ان الوقت مبكر جداً لأقول ..ما أنا على وشك ان اقوله ولكنه ليس كذلك |
Bana kalırsa bunu bir terör saldırısı olarak farz etmek için erken beyler. | Open Subtitles | أعتقد أنه من السابق لأوانه قليلا أن نفترض أن هذا من أعمال الإرهاب ، يا سادة |
Sabahın 8'i benim gibileri için erken. Gerçekten erken. | Open Subtitles | الثامنة صباحاً هو وقت مبكر بالنسبة الى شاب مثلي ، مبكر جداً |
Sonucun negatif olma sebebi idrar testi için erken olması olabilir. | Open Subtitles | -لأنك طبيب . النتيجة السلبية التي حصلنا عليها يمكن أن يكون بسبب أن الوقت مبكر على إختبار بول. |
Sana ciddi bir şey sorayım. Ona çıkma teklif etmem için erken mi? | Open Subtitles | دعني اسألك شيئا جادا، هل هو مبكرا جدا لي لاطلب منها الخروج؟ |
Martha muhtemelen kek pişirmek için erken ayrılacaktır. | Open Subtitles | انتي محقة , ومارثا غالبا يجب عليها أن تغادر مبكرا , لكي تستيقظ مبكرا لكي تخبز |
Bence sirf bunu giyebilmek için erken geldi. Tesekkürler. | Open Subtitles | أظنه أتى مبكراً حتى يتسنى له لبس هذه أشكرك |
- Özgürlükten bahsetmek için erken. Sahip, özgürlük fikrine alışana dek bekle. | Open Subtitles | أجِّل الحديث عن الحرية حتى تجد أذناً صاغية |