| Duygularını incitmediğin için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | حسنا ,انا فخورة بك لأنك لم تقل شئ لتجرح مشاعرها |
| David, bu kadar yol kat ettiğin için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور بك لأنك وصلت لهذا الحد وأريدك أن تكون سعيدا و |
| Bugün arkanı dönüp gittiğin için seninle ne kadar gurur duyduğumu söyleyemedim. | Open Subtitles | انا لم اقل لك من قبل كم انا فخور بك لانك ابتعد هنة اليوم |
| Siyasette bir yere gelmek için seninle yatıyor olsaydım internette babanı eleştirmezdim. | Open Subtitles | لو كنت أنام معك لكي أدخل السياسة ما كنت لأنتقد والدك عبر الأنترنت |
| O satışı geri alman için seninle yemeğe çıkmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريدنني أن أتعشى معك مقابل إعادة الأسهم؟ |
| Artık senin de bir dövmen olduğu için seninle konuşacaklarını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | و هل تعتقد أنه سيقوم بلحديث معك لأنك تملك الوشم الأن ؟ |
| Eski oyununa geri döndüğün için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور بك لأنّك ستعيد طريقة لعبك |
| Tebrik ederim dostum. Kendini açtığın için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | مبارك يارجل، انني فخور بك لأنك أظهرت ميولك |
| Eh, bu bir gelişme. Zayıf almadığın için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | حسناً , هذا تحسن رائع F" وأنا فخورة بك لأنك لم تحصل على درجة". |
| Değişmeye çalıştığın için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | وأنا فخورة بك لأنك تحاول ان تغير |
| İç güdülerine teslim olmadığın için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | -حسنا , انا فخورة بك لانك لم تستسلمي الى غرائزك الدنيويه |
| Ben senin en iyi yapmak için seninle gurur duyuyorum söyledi. | Open Subtitles | اننى فخور بك لانك تفعل ما بوسعك |
| Beni kızdırmak için seninle konuşuyor. | Open Subtitles | إنها تتحدث معك لكي تضايقني. |
| Ayrıca başkaları Adrian'ı kıskandırmak için seninle çıktığımı düşünür. | Open Subtitles | إنّي كنت أخرج معك لكي أغيض (أدريان) |
| - Olabilir. Onun için seninle yelken açarım. | Open Subtitles | ربما، سأبحر معك مقابل هذا |
| Ben sen ağır toplardan olduğun için seninle çalışmak istemeyen bir polisim. | Open Subtitles | أنت هل في هذه الصورة؟ أنا الشرطي الذي لن يعمل معك لأنك رجل مغفل |
| Olabilir, ama sen ona küçük sürtük dediğin için, seninle münakaşa etmez. | Open Subtitles | هذا ممكن , ولكنة لن يتناقش معك لأنك نعتة بالكلبة ألصغيرة |
| - Annem adam öldürdüğün için seninle kalmamı istemiyor. | Open Subtitles | امي قالت اني لا استطيع العيش معك لأنك تقتل الناس |
| Bunun üstesinden geldiğin için seninle gurur duyuyorum, Sammy. Cehennem gibi olmalı. | Open Subtitles | أنا فخورٌ بك لأنّك تجاوزته (سامي) لا بدّ و أنّك ذلك كان مثل الجحيم |