Düzgün bir atış yapmak için tek şansımız sahnenin üstündeki geçitler. | Open Subtitles | لذا فرصتنا الوحيدة لطلقة خفيّة ستكون عبر المنصّات المتواجدة أعلى المسرح |
Köpeklerin kokusundan kurtulmamız için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه فرصتنا الوحيدة لمنع الكلاب من تعقب رائحتنا |
Pussy hakkında gerçeği öğrenmek için tek şansımız oydu. | Open Subtitles | هاهي فرصتنا الوحيدة عن معرفة حقيقة بوسي تذهب |
Havada bombardıman uçaklarımız var. Durdurmak için tek şansımız Hewitt. | Open Subtitles | لدينا طائرات جاهزة للهجوم في الجو وهيويت هو أملنا الوحيد |
Birilerinin müdahele etmesi için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه فرصتنا الوحيدة التي ربّما يتدخّلون النّاس |
Tamam, bu, virüsü almak için tek şansımız. | Open Subtitles | حسناً, هذه فرصتنا الوحيدة للحصول على الفيروس |
Tamam, bu, virüsü almak için tek şansımız. | Open Subtitles | حسناً, هذه فرصتنا الوحيدة للحصول على الفيروس |
Bu adamı bulmak için tek şansımız bizimle tekrar bağlantı kurması. YazıIımına bir virüs yerleştirip bilgisayarını etiketlemek için kullanabilirim ve bu da bizi- | Open Subtitles | حسناً, فرصتنا الوحيدة في إمساكه هو إن أتصل بنا ثانيه, يمكننا دمج فايروس في برنامج المحادثه الفورية |
Ben fabrikaya bir yem olarak gidiyorum. Bu, ikisini birden yakalamak için tek şansımız. | Open Subtitles | سأدخل المصنع كطعم لإنها فرصتنا الوحيدة للأمساك بكلاهما |
Futbol takımını sahaya sürmek bir yana, oyuncu bulma konusunda aşama kaydetmek için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه فرصتنا الوحيدة كي نقوم باكتشاف لاعبين أقل مستوى لكنهم سيسدون فراغ الفريق في الملعب |
Onu yakalamak için tek şansımız... tekrar saldırdığında birinin alarma basması. | Open Subtitles | فرصتنا الوحيدة لكي نتعقب طريقه ان ننتظر حتي يكون هناك اي بادرة علي هجومه التالي |
Bak adamım, Tristen o göt herifi bulmak için tek şansımız. | Open Subtitles | انظر يا رجل، تريستن فرصتنا الوحيدة لإيجاد هذا الاحمق |
Saldırının nereye yapılacağını bulmak için tek şansımız o. | Open Subtitles | في الوقت الحالي، إنه فرصتنا الوحيدة لمعرفة المكان الذي ستحدث فيه الهجمة |
KatiLi buLmamız için tek şansımız o adamdı. | Open Subtitles | كان هذا الرجل فرصتنا الوحيدة في العثور على القاتل |
O keşmekeşten sağ kurtulmak için tek şansımız onlar. | Open Subtitles | هم فرصتنا الوحيدة للقضاء على هذه الوحشية |
Hayatta kalmamız için tek şansımız bu gezegen ve çok geç olmadan bu gezegeni ele geçireceğiz. | Open Subtitles | هذا الكوكبُ هو فرصتنا الوحيدة للنجاة و سنستولي عليه قبلَ فواتِ الأوان |
Artık, hayatta kalabilmek için tek şansımız plana göre hareket edip, parayı geri almaktı. | Open Subtitles | و الآن أملنا الوحيد للبقاء هو البقاء في الطريق الصحيح و استعادة الأموال |
Eğer haklıysanız Ajan Dunham Noreen Miller'ı kurtarmak için tek şansımız Profesör McClennan'ı bulmak. | Open Subtitles | إن كنتِ محقّةً يا حضرة العميلة (دونام)، فإيجاد الأستاذ (مكلانين) هي فرصتنا الفضلى لإنقاذ (يورين ميلر). |
Değiştirme işlemi bunun arkasındaki kişiyi yakalamak için tek şansımız. | Open Subtitles | عمليه التبديل هى فرصتنا الوحيده للإمساك بالمسؤل عن هذا |
Son aylarda başımıza gelenleri geçmişe gömmek için tek şansımız bu sanıyordum. | Open Subtitles | لانا أعتقد أن هذه فرصتنا لكي ننسى كل ماحدث في الشهرين الماضيين |
Kazanmak için tek şansımız açık arazide savaşmak. | Open Subtitles | لدينا فرصه واحده فقط و هى أن نقاتلهم فى الخارج.. فى مكان مفتوح |
Bu onu yok etmek için tek şansımız. | Open Subtitles | هي الفرصة الوحيدة التي نملكها لكي ندمرها. |