Şu aşamada, kardeşinizin durumu belirsiz olmasına rağmen sizin için yapabileceğimiz pek bir şey yok. | Open Subtitles | حتى وإن كانت حالة أخيك لم تصل لهذه النقطة فهناك القليل جدا نستطيع فعله لك |
Şey, ona sadece... şu an için yapabileceğimiz fazla bir şeyin olmadığını söyledim. Oooooh. | Open Subtitles | لم أقل له سوى أنه لاشيء أكثر نستطيع فعله الآن |
Eğer şehrinizin güvenliğini sağlamak için yapabileceğimiz bir şey var ise emrinizdeyiz. | Open Subtitles | إذا هناك أي شيء يمكننا أن نفعله لضمان الأمن لمدينتكم الرفيعة أذن نحن تحت تصرفكم |
Bence bugüne kadar onun için yapabileceğimiz en iyi şey buydu. | Open Subtitles | أعتقد أنه أفضل شئ كان يمكن أن نفعله لأجلها |
Ve hepimizin ondan öcümüzü almak için yapabileceğimiz tek şey, elimizden gelen en iyi şovu hazırlamak ve herkesin birbirine düşmesi, ya da bana, zevkini yaşatmamaktır. | Open Subtitles | وكلّ ما يسعنا فعله لنرد الطّعنة، هو القيام بأفضل برنامج ممكن، وعدم منحه الإبتهاج |
Sizin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أى شىء آخر نستطيع أن نقدمه لك؟ |
Bu birbirimiz için yapabileceğimiz en iyi şey olacak. | Open Subtitles | حسنا، هذا بالضبط ما نستطيع أن نقوم به مع بعضنا |
Olabilir. Bu riski almayı o seçti. Onun için yapabileceğimiz bir şey yoktu. | Open Subtitles | ربما , لقد أختار المخاطرة لايوجد شيء نستطيع عمله |
Sadece sizin için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını öğrenmek için uğradık. | Open Subtitles | كنا في الجوار. تساءلنا إن كان ثمة ما بوسعنا فعله من أجلكِ. |
Ve bunu değiştirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و ليس هناك أي شيء يمكننا فعله لتغيير ذلك |
Şu an Lucy'e yardım etmek için yapabileceğimiz tek şey Cobb'u bulmak, tamam mı? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي بوسعنا فعله لمساعدة (لوسي)، هو بإيجاد (كوب)، إتّفقنا؟ |
Onun için yapabileceğimiz tek şey, zehrin dozunu arttırmaktır. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي نستطيع فعله لها هو زيادة جرعة السم, |
Adamların için yapabileceğimiz bir şey yok, ama Sith'ler için kesinlikle bir şeyler yapacağız. | Open Subtitles | لا شئ نستطيع فعله لرجالك لكننا يمكننا التعامل مع هولاء السيث |
Bak, şu ana kadar olanlar umrumda değil, bunun için yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | انظر، لا أهتم بما يحدث بالفعل فلا يوجد ما نستطيع فعله |
Bunun yok olmasını sağlamak için yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل يمكن ما نستطيع فعله لكي نجعل هذا الأمر يتلاشى؟ |
Öncelikle sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | آه , هل يوجد أيَّ شيء يمكننا فعله لك في البداية ؟ |
Senin için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لم يبق شئ لم يبق شئ يمكننا فعله لك |
Şimdi, senin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل من شيء آخر يمكننا أن نفعله لك؟ |
Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı Bay Temple? | Open Subtitles | هل هنالك شيء يمكننا أن نفعله لك يا سيد (تيمبل)؟ |
Hasta ve ölüler için yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | والمرضى ، أموات لا يوجد ما يمكن أن نفعله لهم |
Ve onları geri getirebilmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لا شيء يمكن أن نفعله هو أن يذهب لاعادتهم. |
Süreci hızlandırmak için yapabileceğimiz bir şey yok mu? | Open Subtitles | -حسنٌ، أيوجد أي شيء يسعنا فعله لتسريع العمليّة؟ -كلا، أنا آسفةٌ. |
Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شىء نستطيع أن نقدمه لك؟ |
Bu birbirimiz için yapabileceğimiz en iyi şey olacak. | Open Subtitles | حسنا، هذا بالضبط ما نستطيع أن نقوم به مع بعضنا |
Ve bunu durdurmak için yapabileceğimiz hiçbirşey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد شيء نستطيع عمله لإيقاف هذا |
Onu rahat ettirmeye çalışın. Şu an onun için yapabileceğimiz şey bu. | Open Subtitles | حاولا فقط أن تبقياه مرتاحاً فهذا أقصى ما بوسعنا فعله الآن |
İnsanları şiddete yönelten yatkınlığı değiştirebilmek için yapabileceğimiz tek şey; | Open Subtitles | فعندها يمكنك بسهولة أن تقول: "حسنا، لا يوجد ما نستطيع فعله لتغيير تلك النزعة البشرية |
Şu an Lucy'e yardım etmek için yapabileceğimiz tek şey Cobb'u bulmak, tamam mı? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي بوسعنا فعله لمساعدة (لوسي)، هو بإيجاد (كوب)، إتّفقنا؟ |