Çok geri kaldım. Onun açılışı için zamanında nasıl bitireceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا متأخرة وحسب، لا أعلم كيف سأنهي في الوقت المناسب لإفتتاحها. |
Çocuklar, İmparator ve ben, yarınki yürüyüş için zamanında dönmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | أنـا والقيصر نريدكم أن تعودوا في الوقت المناسب من أجـل الزحف غداً |
Bu yayın ile, bugün itibari ile, market satışları için zamanında ilerliyoruz, ve bütçe altında da, ki bunada biz "kar" diyoruz. | Open Subtitles | بهذه النشرة وابتداءً من اليوم.. نحن في الوقت المناسب للعرض في السوق وتحت الميزانة التي تكوّن الأرباح |
Hava kararmadan önce inekleri beslemek için zamanında dön. | Open Subtitles | وعد في الوقت المحدد لتطعم الأبقار قبل حلول الظلام |
Ödülünü almak ve konuşmasını yapmak için zamanında orada olacaktır.. | Open Subtitles | ولكنّه سيصل في الوقت المحدد لاستلام جائزة بيرد وربما يقوم بتقديم كلمة .. |
Onlar olmadan dünyanızı kurtarmak için zamanında naquadria damarına ulaşamayız. | Open Subtitles | بدونهم نحن لن نصل إلى عرق النكوادريا في الوقت المناسب لحماية عالمك. |
KKE, bize yardım etmek için zamanında burada olamayacak. | Open Subtitles | .فريق المكافحة لن يكونوا هنا في الوقت المناسب لمساعدتنا |
Ben de senin oraya gidip onun yuvasını bulmanı ve onu paketleyip sömürücüler için zamanında buraya getirmeni istiyorum. | Open Subtitles | لذلك أريدك أن تذهب هناك وتراقب مستنقعه وأن تمسك هذا التمساح في الوقت المناسب بدون أي ضرر |
Şey, seçim için zamanında onu buraya getirmek için yapabileceğmiz herşeyi yapsak iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن نفعل مابوسعنا.. لإعادته إلى هنا في الوقت المناسب لأجل الإنتخاب |
O zaman umarım, onu sizden kurtarmak için zamanında gelmişimdir. | Open Subtitles | اذن أتمنى ان أكون قد حضرت في الوقت المناسب لكي أنقذها منك |
Kızımızı kurtarmak için zamanında gelemediniz ama size bir madalya ayarlarız. | Open Subtitles | ليس في الوقت المناسب لإنقاذ تلك الفتاة لكن تستحقين شارة إمتياز على ما فعلتِه |
Plajda akşam yemeği için zamanında orada oluruz. | Open Subtitles | يمكننا أن نصل في الوقت المناسب لتناول العشاء على الشاطئ. |
Bak, kokteyli kaçıracağız, ama yemek için zamanında orada olacağız. | Open Subtitles | أنظري ، سنضيع المشروبات ولكن سنصل في الوقت المناسب لحضور الوليمة |
Onu canlı ele geçirseniz bile, bu saldırıya engel olmak için zamanında onu konuşturmanız mümkün olmaz. | Open Subtitles | حتى ولو قبضتم عليه حيّاً، لن تستطيعوا جعله يعترف في الوقت المناسب حتى توقفوا هذه الهجمات. |
Belki oyun için zamanında geri döner. | Open Subtitles | ربما سوف سوف تعود في الوقت المناسب للعبة |
Buna son vermek için zamanında gelmemizi istiyor. | Open Subtitles | إنه يريدنا أن نلحق به هناك في الوقت المناسب لنوقف الشيطان |
ve gösterini görebilmek için zamanında geri gelebildik. | Open Subtitles | لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَرْجعَ في الوقت المناسب لنَرى معرضَكَ. |
Gelinlik bakmaya götürmek için zamanında geleceğine söz verdi. Kendisinin fikriydi. | Open Subtitles | وعدني بالعودة في الوقت المناسب ليأخذني لمتجر العرائس، كانت فكرته. |
Ne için zamanında? | Open Subtitles | في الوقت المحدد من أجل ماذا؟ |
Ne için zamanında? | Open Subtitles | الوقت المحدد لمـاذا ؟ |
- Millet, oyunbozan olmak istemem ama uçuşun için zamanında havaalanına gideceksek Tina, yola koyulmalıyız. | Open Subtitles | حسناً يا رفاق, لا أريدأن افسد الحفلة لكن .. لكن إذا أردنا أن نصل إلى المطار في الوقت المحدد من أجل رحلة (تينا) |