Çok büyük aşk reddedilince, insanın içinde bir şey ölür Rosalee. | Open Subtitles | عندما يرفض حبّ عظيم يا روزالي شيء داخل الرجل يموت |
Bizim için zaten çok şey yaptın ama Hannah'nın dolabındaki kitaplardan birinin içinde bir şey bulduk ve ne anlama geldiğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | لقد قدمت لنا الكثير بالفعل لكننا عثرنا على شيء داخل أحد الكتب التي حصلنا عليها ... من خزانة هانا ، ونحن |
İçinde bir şey belirme ihtimaline karşı kutuyu izlemem lazım. | Open Subtitles | من المفترض أن أراقب الصندوق وأرى إن ظهر شيء ما في داخله |
Evet. İçinde bir şey olduğunu sanıyordun. | Open Subtitles | نعم كنت تظن أن هناك شيئاً بداخله |
Arabayı aldığında içinde bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك شئ في السياره عندما استلمتها ؟ |
O ayakkabının içinde bir şey olduğunu nereden anladın? | Open Subtitles | كيف عرفت انه يوجد شيئا في ذلك الحذاء؟ |
Yatağın altında bir şey yok çadırın içinde bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء تحت الفراش، لا شيء داخل الخيمة. |
Kafasının içinde bir şey patladı. | Open Subtitles | شيء داخل رأسها انفجر. |
İçinde bir şey vardı. | Open Subtitles | كان ثمة شيء داخل جسدها. |
Demek ki sigara paketinin içinde bir şey var. | Open Subtitles | إذاً هناك شيء ما في علبة السجائر. |
İçinde bir şey yoksa ne olayım. | Open Subtitles | أراهن على وجود شيء ما في داخله |
Walt'a zarf içinde bir şey verdi. | Open Subtitles | و أعطـتـه شيء ما في مغـلـف |
İçinde bir şey olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه لربّما هنالك شيئاً بداخله |
İçinde bir şey vardı herhalde. | Open Subtitles | لا بد أنه كان هنالك شيئاً بداخله |
Kafamın içinde bir şey varsa, orada kalmamalı. | Open Subtitles | لو يوجد شئ في رأسي ليس يُفترض تواجده هناك |
O ayakkabının içinde bir şey olduğunu nereden anladın? | Open Subtitles | كيف عرفت انه يوجد شيئا في ذلك الحذاء؟ |
İçinde bir şey olmayan bir alet çantası. | Open Subtitles | صندوق أدوات ، و لا يوجد شيء بداخله |
İçinde bir şey olmalı. | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ لابد أن هناك شيء ما بداخله |
Biri ölen denizcinin içinde bir şey arıyormuş. | Open Subtitles | أحدهم كان يبحث عن شيء ما داخل جندينا الميت. |
Yumruğunu üç kişi birden açamadılar. İçinde bir şey tutuyor olmalı. | Open Subtitles | ثلاثة رجال عجزوا عن فتح قبضته، لا بد أنه كان يضع شيئاً فيها |
Gidip şunu açacak bir şeyler bulayım. İçinde bir şey yok. | Open Subtitles | ـ علي أن أذهب لأجد شيئًا لفتحها ـ لا يوجد شيء بالداخل |
İçinde bir şey olsa söylerdim ama arabanın içinde hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | وإذا كان هُناك أى شيء لكُنت أخبرتك به لكن لم يكُن هُناك أى شيء بداخل السيارة |
Temiz. İçinde bir şey yok. | Open Subtitles | إنها نظيفة لا شئ بها |