Cumartesi akşamı, bir öğrenci senin okul malını içtiğini iddia etti. | Open Subtitles | طالب يدعي بأنك كنت تشرب فى ملكية المدرسة في ليلة السبت |
- Evet. Senin gibi biri onunla ne yapıyor? Kahvaltıda kola içtiğini sanıyordum. | Open Subtitles | رجل مثلك يشرب مثل هذه الأشياء أعتقد أنك تشرب مياه غازية على الفطور. |
Bu iğrenç şeyi nasıl içtiğini hiç anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أرى كيف يمكنك شرب تلك الأشياء الخبيثة. |
Gizlice ve ne kadar içtiğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنك تشربين في السر وأعرف مقدار ما تشربين |
Yarısını iç. Hepsini içtiğini söylerim. | Open Subtitles | شربت نصف العلبة سأخبر أمي انك شربتها كلها |
Çöpü karının attığını kızının ot içtiğini, bunun yasal olduğunu ve senin teknelerden anlamadığını. | Open Subtitles | نعلم ان زوجتك هي التي تأخذ القمامه بنتك تدخن العشب وهذا غير شرعي وانت لا تعلم الكثير عن المراكب |
İnsanların idrar testi sonucunu bozmak için litrelerce su içtiğini bilirim. | Open Subtitles | أ تعرفين, رأيت من قبل أشخاص يشربون خمس غالونات من الماء و يحاولوا تمييع بولهم |
- Rus kızlarının nasıl votka içtiğini göstermemi ister misin? | Open Subtitles | هل تريد مني أن اريك كيف تشرب الفتاة الروسيا الفودكا؟ |
Biliyorsun Nehirden çok sayıda inek ve atının su içtiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم, هنالك العديد من الأبقار والأحصنة التي تشرب من النهر |
- Harikalar. Daha iyi olamazdı. - Ne içtiğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | انه رائع, لايوجد افضل من هذا انت لن تعرف ماذا تشرب |
- Ne içtiğini bilmek isteyip istemediğinizi soruyor. | Open Subtitles | أنها تُريد أن تعلم,أذا ما ما كنت تريد أن تعلم ماذا تشرب. |
Aslına bakarsanız, Michael, Hyde'ın annesinin Çok fazla içki içtiğini söyledi | Open Subtitles | في الحقيقة, مايكل أخبرني, أن والدة هايد تشرب كثيراً |
Amerika'da her ineğin kendi yalağından içtiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعلم أن كل بقرة لديها أناء شرب خاص بها فى أمريكا ؟ |
Daha önce kahve içtiğini söylemişti. Herhalde yalandı. | Open Subtitles | قال بأنة شرب قهوة لكن ذلك كذب ،اليس كذلك؟ |
Burada akşam saati kahve içtiğini görmek kalbimi yerinden fırlatacak. | Open Subtitles | رؤيتكِ و أنت تجلسين هنا في الليل معي وحدي و شرب القهوة .. |
Kuaförünün kim olduğunu, ne yediğini, ne içtiğini, ne tür çarşaf kullandığını bilmek isteyecekler. | Open Subtitles | يريدون أن يعرفوا من يقوم بشعركِ، ماذا تأكلين، تشربين ، ما الشراشف التي تنامين عليها. |
Horace bunu içtiğini söyledi. Genç ölmek istiyor olmalısın. | Open Subtitles | هوراس قال انكِ تشربين هذا أتريدين أن تموتي صغيرة |
Sonra senin, Şampanyadan dolu bir kadeh içtiğini fakat benim sadece bir yudum aldığımı fark ettim. | Open Subtitles | أدركت أنك شربت كأس شمبانيا بأكمله وتناولت رشفة فقط من المؤكد أنه تم تخديرنا |
Sigara içtiğini duyabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني سماع أنك تدخن أنـتَ تدخن ، أليس كذلك؟ |
Şuradaki bayanların ucuz bira içtiğini fark etmeden geçemedim. Bana utanç verici geldi. | Open Subtitles | ويبدو لي أن الفتيات هناك يشربون جعة رخيصة، هذا عاراً بالنسبة لي |
Her gün dersten sonra Adderall içtiğini gördüm. | Open Subtitles | كنت أراها وهي تحتسي الآدريال يومياً قبل الفصل |
Colin Clay'in katilinin cinayet gecesi Trafford Arms'da onunla içtiğini düşünüyor. | Open Subtitles | انه يعتقد ان كولن كلاي القاتل كان يشرب معه في الأسلحة ترافورد في ليلة القتل. |
Ne kadar içtiğini bilmiyorum ama bu bana silah doğrultmana sebep olamaz. | Open Subtitles | اسمع، لا أعرف كم كأساً احتسيت لكن لا تصوب مسدسك تجاهى |
Sadece onlara kafanın karıştığını çünkü çok içtiğini çünkü ayyaşın teki olduğunu söyle. | Open Subtitles | فقط يُخبرُ هم بأنّك شُوّشتَ لأنك تَشْربُ أيضاً ' يَجْعلُك المعشبون. |
Şimdi çocuğun dışarı çıkıp boğulduğunda, garip ottan içtiğini düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | الان هل تظن ان هذا الفتى دخن هذا التبغ الملعون و ذهب للخارج و غرق |
Annem içtiğini biliyordu, çünkü kül tablası gibi kokuyordun ve sesin de babamınkinden daha kalın çıkıyordu. | Open Subtitles | لقد علمت والدتنا أنكِ كنتي تدخنين لأن راحتكِ كانت كمنفضة السجائر تماماً وصوتكِ كان أخشنُ من صوتِ والدي |
İçtiğini öğrenecek diye ne kadar korktuğunu görmeliydin. | Open Subtitles | ليتك رأيت كم كانت خائفة من أن يعرف بأمر شربها |
Ve içtiğini bilmeleri gerekmez. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يعلم أي أحد بأمر الشرب هذا بما في ذلك زوجتي |
Sir Arthur Conan Doyle'un muhtemelen 130 yıI önce burada oturup kahve içtiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف ان السير أرثر كونان دويل غالبا جلس هنا و هو يحتسي قهوته قبل 130 عاما؟ |