Fena bir iş değil. Alışmaya çalışıyorum ama bahşişler iyi. | Open Subtitles | انه ليس عملاً سيئاً،اني اعتاد عليه ولكن البقشيش رائع |
Biliyorum...biliyorum bu sana zor zamanlar yaşatıyor, ve-ve bu bebek olayı...açıkça kolay bir iş değil, ve bununla iyi baş ettiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | , أعرف انكِ تمرين بوقت عصيب . . و الأمر مع الطفل , من الواضح انه ليس عملاً سهلاً |
İyi bir iş ücreti iyi, ama hayalimdeki iş değil. | Open Subtitles | إنها وظيفة جميلة، و دَخلُها جيّد، لكنّها ليست وظيفة أحلامي |
Bu şerifin yapacağı bir iş değil. | Open Subtitles | هذه ليست وظيفة الشريف ماذا لو عرفوا اني لم أمت ؟ |
Kadına göre bir iş değil. Neden erkeklerden biri yapmıyor? | Open Subtitles | هذا ليس عمل امرأة لماذا لا يقوم به أحد الرجال؟ |
Karmaşık bir iş değil, ama doğru yapılması gerek. Her şey gibi. | Open Subtitles | إنه ليس عملا صعبا لكنه يجب أن يتم بدون أخطاء |
Benimle gelmeni isterim. - Kötü iş değil mi? | Open Subtitles | ـ أود منكِ القدوم معي ـ ليس العمل بها سيئاً؟ |
O iş 13 yaşındaki çocuğun yapabileceği bir iş değil. | Open Subtitles | هذا ليس بعمل لفتى عمر 13 عاماً |
Bu iş değil bu gerçek sen de biliyorsun bunu. | Open Subtitles | هذا ليس عملاً هذا كان حقيقياً، وأنتِ تعرفين هذا |
Hayır, evlat. Bu mor kurutma kâğıtlık bir iş değil. | Open Subtitles | كلاّ يا بنيّ، هذا ليس عملاً مع المخدرات. |
Boktan bir grupta bas gitar çaldığını ve yüksek lisans okullarında sahne aldığınızı hesaba katarsak bu bir iş değil. | Open Subtitles | عزف جيتار في فرقة رديئة، والتفكيربدخولالجامعة.. ليس عملاً |
Benim için iyi bir iş değil çünkü bundan daha iyiyim ve daha iyi olduğumu siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | , ليست وظيفة جيدة لي لأنني أفضل من ذلك و أنت تعرف أني أفضل من ذلك |
Benim için iyi bir iş değil çünkü bundan daha iyiyim ve daha iyi olduğumu siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | , ليست وظيفة جيدة لي لأنني أفضل من ذلك و أنت تعرف أني أفضل من ذلك |
Seninle çalışmayı seviyorum, ...bu benim hayalimdeki iş değil, ve ben-- | Open Subtitles | أحب العمل معكِ, و لكنّ هذه ليست وظيفة أحلامي |
Bu onun için iş değil. Kişisel bir şey. | Open Subtitles | أنه ليس عمل بالنسبه له لقد كان شيء شخصي جدا |
Bu, bir kişilik iş değil. Beni buna bulaştırmazsın. | Open Subtitles | هذا ليس عمل رجل واحد,وليس هناك طريق لما تسحبنا فيه |
Resmi bir iş değil. Arizona'da bile olmadı. | Open Subtitles | إنه ليس عمل رسمي، إنه حتى لم يحدث في ولاية أريزونا |
Bu iş değil.Senin için eşekler gibi çalıştım. Arkadaşız sanıyordum | Open Subtitles | هذا ليس عملا لقد رقصت من أجلك فيفترض ان تتخذينى صديقة |
Belli bir fiyakası olmasını sağlayacağım. Benim iyi yaptığım şey budur, iş değil. | Open Subtitles | سوف أتأكد ان كانت لها مهارة معينة هذا ما أجيده,ليس العمل,ليس العمل |
Saygı duyuyorum ama, OAB bir iş değil. | Open Subtitles | مع كامل الإحترام ، جمعية الأمهات والمعلمين ليست مهنة |
Bu, herkesin istediği bir iş değil efendim. | Open Subtitles | إنها ليست الوظيفة التي يرغب الجميع في أدائها، يا سيدي. |
Bak, aklında yüzlerce telefon var biliyorum, pek heyecan verici bir iş değil ama daha bir şey bulamadın mı? | Open Subtitles | إنصت، أعلم بأنه يوجد كثيرًا من المعاكسات في الهواتف هذه ليست بوظيفة مثيرة، لكن هل وجدت أي شيء بعد؟ |
İyi bir iş değil. Bir çok düşmanım var. | Open Subtitles | ليس بالعمل الجيد أنا لدي كثير من الأعداء |
Bu sıradan bir iş değil, ücreti de öyle... | Open Subtitles | إن هذا ليس شغلا عاديا لكنه ليس بلا مقابل |
Cenazecilik kimsenin kendini adayacağı türden bir iş değil sanırım. | Open Subtitles | . ليس عملًا ينجرفُ له المرء؛ متعهّد دفن |
Kolay bir iş değil sanırım. | Open Subtitles | هذه المهمة ليست سهلة ، كما أتصور |
130 kilo kutu, kasa taşımak gibi. Tek kişinin yapacağı iş değil. | Open Subtitles | مئات الباوندات ، فهي كأنك تنقل خزنة هذه ليست مهمة رجل واحد |
İş değil tatlım. Bir kariyer. | Open Subtitles | . ليس وظيفة ، يا عزيزي لكن مهنة |