Size insanmışsınız gibi davranan biriyle iş yapmak hoşunuza gider sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أنّك ترغب في التعامل مع شخص ما الذي يعاملك كإنسانٍ. |
Bir kez daha baylar sizinle iş yapmak zevkti. | Open Subtitles | ومرة أخرى، السادة المحترمون لقد كان من دواعي سرورنا التعامل معكم. |
Senin için eğlence değil ama yeteneklerine uygun bir iş yapmak çok güzel olmalı. | Open Subtitles | انه ليس ممتعا بالنسبة لك، ولكني اعتقد بانه سيجعل مواهبك تبدأ بالعمل |
Siz ikiniz Çarşamba fahişelerle iş pişirmeye çıkmışsınız, ve hiç birinizde Candy'le iş yapmak istemiyor burada. | Open Subtitles | انتما الاثنان تبحثون عن العاهرات يوم الاربعاء و لم يقم احد منكما بالعمل مع كاندي |
Sadece iyi bir iş yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أقوم بعمل متقن |
Ama farklı bir iş yapmak istiyorum, o kadar. Hadi Jordan. | Open Subtitles | كل ما هنالك، أنّني أحـب أن أعمل بمجـال مُختلف |
Birlikte olmamız çok güzel ama, bazı Çinli ninjalar bizleri avlarken, iş yapmak pek kolay olmuyor. | Open Subtitles | لنحافظ على هذا، لا يُمكنني تحمل القيام بعمل مع بعض نينجا الصينية التي تُطاردنا. |
Sizinle iş yapmak güzeldi beyler. | Open Subtitles | لقد كان من الرائع التعامل معكم ايها الرفاق |
Eldivenle mikro elektronik cihazlarla iş yapmak mümkün değildir. | Open Subtitles | يستحيل التعامل مع الإلكترونيات الصغيرة بالقفازات |
Ben dönmüşken reklam verenlerin bir çocukla iş yapmak isteyeceklerini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظن حقا ان اصحاب الاعلانات سيودون التعامل مع طفل مثلك اذا علموا اني قد عدت للعمل هنا؟ |
Ama ikimizde biliyoruz ki, iş yapmak için, anlaşma yapmak için, ...her iki tarafın da iyi niyetini göstermesi gerekir. | Open Subtitles | ولكن كلانا يعلم، لكي تنتهي الأعمال، لكي تنتهي الصفقات، يجب على الجانبين التعامل بنيّة حسنه. |
Sizin büronuzda kimsenin benimle iş yapmak istemediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنّه لا أحد في شركتكم يريد التعامل معي |
Seninle iş yapmak güzeldi,Araba için teşekkürler Harold. | Open Subtitles | سرننا بالعمل معك ـ شكرا على السيارة هارولد ـ تعالي هنا بيغي |
Engelleri bu kadar yüksek olan biriyle iş yapmak benim için büyük bir zevkti. | Open Subtitles | وانت رجل أغنى مني بكثير سعيد بالعمل مع شخص |
Tamamdır dostum. Bol şans, seninle iş yapmak bir zevkti. | Open Subtitles | حسناً يا أخي، حظاً موفقاً، لقد سعدتُ بالعمل معك. |
Odada kağıdınızı kimin taşıdığı sorusuna cevap veremiyorsanız, iş yapmak için harcadığınız enerjinin bir kısmını hami ilişkisi kurmaya aktarmanızı söylerim çünkü başarınız için bu çok önemlidir. | TED | وإذا كنت لا تستطيع الإجابة على من هو الذي يحمل أوراقي في الغرفة، فسأخبرك بأن تحول بعض طاقاتك بالعمل الدؤوب إلى الاستثمار في علاقة مع راعٍ، لأنها ستكون حاسمة لنجاحك. |
Bu insanlarla iş yapmak zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أقوم بالعمل مع الناس هنا |
Adım McBain. Silahlarım var ve iş yapmak istiyorum. | Open Subtitles | اسمي ماك باين لدي بنادق وأريد القيام بأعمال تجارية |
Bir Hollanda şirketi tarafından bir iş yapmak için tutuldum, benim uçağımın ve bok gibi beyazın işin içinde olduğu bir iş. | Open Subtitles | لقد تم إستئجاري من قبل الجماعة الهولندية للقيام بمهمة لهم مهمة تتعلق بطائرتي شحنه كبيرة |
İş yapmak ister misin? | Open Subtitles | أتود عقد أتفاق ؟ |
Seninle iş yapmak neredeyse zevkti. | Open Subtitles | كان تقريباً رائع عمل صفقة معكِ |
Çok güzel. Sizinle iş yapmak çok güzeldi, teşekkürler. | Open Subtitles | جيد جداً، سعدت بالتعامل معك أشكرك |
Teşekkürler beyler. Sizinle iş yapmak bir zevkti. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً أيها السادة سُررتُ بالتعامل معكم |
Adım kötüye çıkardı ve tekrar benimle iş yapmak istemezdiniz. | TED | وسأحصل على سمعة سيئة، وسترفضون بالقيام بأعمال تجارية معي في المستقبل. |
Daha da artarak, iş yapmak zorunda kalacağız aynı değerleri paylaşmadığımız insanlarla, fakat bir anlığına da olsa ortak ilgimiz olanlarla. | TED | علينا القيام بالأعمال بتزايد مع أشخاص لا نشاركهم قيمهم، لكننا نشاركهم مصلحة مشتركة الآن. |