"işediğini" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتبول
        
    • تبولت
        
    • تتبول
        
    • تبول
        
    • تقضي حاجتها
        
    • تبوُّل
        
    • من التبول
        
    Koca bir adamın pantolonuna işediğini görmekten kötü birşey olamaz. Open Subtitles لا شىء حزين أكثر من رؤية رجل بالغ يتبول فى ملابسه الداخلية
    Yetişkin bir adamın altına işediğini görmek kadar üzücü bir şey olamaz. Open Subtitles لا شيء يحزنني أكثر من رؤية رجل بالغ . يتبول في ملابسه الداخلية
    Orada sana gülmelerinin nedeni esprilerin değil altına işediğini sanmalarıydı Open Subtitles لقد كانو يضحكون لأنك تبولت على نفسك وليس لأنهم احبوا نكاتك
    Maçı kaybedince protesto için birinci kaleye işediğini hatırlıyorum. Open Subtitles نعم وأتذكر أنك تبولت في رقعة الميدان محتجاً بعد أن خسرنا
    Eve geldiğimde, kara bir kedinin ön bahçeye işediğini biliyor muydun? Open Subtitles تعرفين عندما وصلت إلى البيت، كانت هناك قطّة سوداء ضالّة أَخذت تتبول على العشب الأماميِ؟
    O kadar sessizdik ki, farenin kedinin üzerine işediğini bile duyabiliyorduk. Open Subtitles كنا هادئين، حتى أنه يمكنك سماع تبول الجرذان
    -Mesela bir kızın üzerime işediğini. Open Subtitles -مثلما طلبت من هذه الفتاة أن تقضي حاجتها عليَّ
    Bir adamın çok uzun mesafeye işediğini gördüm. Open Subtitles رأيت تبوُّل ذاك الرجل يبلغ مدى بعيدًا.
    Bunca yolu İrlanda'dan, arazimin üzerine serbest otlananların işediğini görmek için gelmedim. Open Subtitles " لم آتي من " ايرلندا لأري أرضي يتبول عليها رعاة متنقلون
    Her öksürdüğünde birazcık da pantolonuna işediğini biliyor muydun? Open Subtitles أتعلم انه كان يتبول قليلاً كل مرة يسعل فيها؟
    Polisler birinin suya işediğini veya suya girdiğini görürse burayı kapatacaklar. Open Subtitles حسنا أذا رأت الشرطة أى كلب يتبول أو يسيل لعابه بداخل المياه فسوف يوقفوا عملنا
    Arayan kişi bir adamın bahçede işediğini söyledi. Open Subtitles لقد قال المتصل انه هناك رجل كان يتبول في الفناء.
    Bayan, penceremden baktım ve genç birinin, kırmızı bir Cavalier'in benzin deposuna işediğini gördüm. Open Subtitles أوه،نعم يا سيدتي،أنا أنظر من نافذتي وهناك شاب يتبول في خزان وقود كاليفار حمراء
    Eğer çok heyecanlanırsan, babaannenin kolostomi torbasına işediğini hayal et. Open Subtitles وإن وجدت نفسك متحمسٌ للغاية فقط فكر بجدك يتبول بحقيبة القولون خاصته
    Lindsay izci kız gezisinde, onun uyku tulumuna işediğini fark etmişti. Open Subtitles عندما اكتشفت ليندسي أنها تبولت في حقيبة نومها على فتاة الرحلة الكشفية
    Buradaki herşeyin üzerine işediğini düşünüyorum. Open Subtitles أظن أنك تبولت على كل شيء هنا -تعرف كل شيء، صحيح ؟
    İnsanlara Del'in idamını nasıI sabote ettiğini ve korkmuş kız gibi altına işediğini söyleriz. Open Subtitles سنخبر الناس كيف خربت إعدام ديل... و تبولت على نفسك كفتاة صغيره خائفه. نعم سنتكلم
    Oraya işediğini görebiliyorum Inchworm. Open Subtitles اني اراك تتبول هناك أيها الصغير
    - Ben içerideyken, bunca zamandır işediğini mi söylüyorsun? Open Subtitles -هل تعني إنك كنت تتبول طوال الوقت الذي كنت فيه بالداخل؟
    Yani müvekkilimin bir kasaba gidip dondurucuya işediğini mi söylüyorsun? Open Subtitles هل تقصد أن موكلي أطلق النار على متجر اللحم و تبول في الثلاجة؟
    Ya üzerine Miles Davis'in işediğini söyleseydim? Open Subtitles ماذا لو قلت أن (مايلز ديفيس) تبول عليها؟
    Hep köpeklerin işediğini düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد دائماً أنَ الكلاب تقضي حاجتها هنا
    Bir adamın çok uzun mesafeye işediğini gördüm. Open Subtitles رأيت تبوُّل ذاك الرجل يبلغ مدى بعيدًا.
    Böylece kimse işediğini görmez geri geri yürüme kısmı da ayaklarına işemeni engeller ve tabii üstüne basmanı da. Open Subtitles بهذه الطريقة لا احد يمكن ان يراك وارجع جزء للخلف وحافظ علي قدمك من التبول

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more