Bu işlerde doktor olmaz. Ayak işlerini biz yaparız. O ve ben. | Open Subtitles | لا أطباء على هذه الوظائف ونحن نفعل كل وظائف الدم, أنا وزميلى |
Dünyanın en iyi yazarları bile farklı işlerde çalışmak zorunda kalmış. | Open Subtitles | أنظر, حتى الكتّاب الكبار أُجبروا على أن يعملوا في وظائف غريبة |
Görüyoruz ki geçen yıl, Çin, çevresel işlerde küresel büyümenin yüzde 30'undan sorumluydu. | TED | في العام الماضي، كانت الصين مسؤولة عن 30 بالمئة من النمو العالمي في الوظائف الخضراء. |
Hatta mongolidler bile sınırlanmadıklarından ve mutfaktaki saçma işlerde çalıştırılmadıklarından dolayı daha mutlu. | Open Subtitles | حتى المصابون بالعته المنغولي إزدهروا بمجرد نزع القيود عنهم ووضعهم بأعمال مفيدة بالمطابخ |
Tek kaba işlerde çalıştırılacağımıza dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك إشاعة تدور في الأنحاء أننا سنستخدم في الاعمال اليدوية فحسب |
Biz acil işlerde uzmanız. Yaşam ölüm meselesi değil mi? | Open Subtitles | نحن متخصصون في الأمور العاجلة الحياة والموت ؟ |
En iyi olasılıkta bir bakım evinde yaşamam ve ufak tefek günlük işlerde çalışmam bekleniyordu. | TED | وهذا هو، في أحسن الأحوال، وكنت أتوقع أن أعيش في رعاية و أعمل في وظائف وضيعة. |
Aslında 2000 den 2010 yılına kadar, üretim sektöründeki işlerde 5.7 milyon azalma oldu. | TED | في الحقيقة، منذ 2000 إلي 2010، فُقد 5.7 من وظائف التصنيع. |
Onlara herşeyi anlattım Vietnam Savaşı'nda nasıl çarpıştığını ve hep iyi işlerde çalıştığını anlattım. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم بكل شىء كيف أنك كنت فى حرب فيتنام أخبرتهم أنك كنت تعمل دائما فى وظائف جيدة |
Demek istediğim senin gibi yeni işlerde çalışıyor olabilirler. | Open Subtitles | أقصد أنهم ربما يكونوا مثلك في وظائف جديدة |
Sıradan evlerde oturur sıradan işlerde çalışırlar. | Open Subtitles | و يعيشون فى بيوت عادية و يعملون فى وظائف عادية |
İhtiyacımız olmayan şeyleri almak için nefret ettiğimiz işlerde çalıştırıyor. Biz, tarihin orta çocuklarıyız dostlarım. | Open Subtitles | نعمل في وظائف نكرهها لنشتري تفاهات لا نحتاجها |
Bu erken edebi başarıya rağmen Neruda maddi sıkıntı yaşıyordu. Burma, Endonezya, Singapur ve İspanya gibi yerlerde bir dizi diplomatik işlerde çalışıyordu. | TED | بالرغم من هذا النجاح الأدبي المبكر عانى نيرودا مادياً واحتاج الأمر سلسلة من الوظائف الدبلوماسية في عدة أماكن منها بورما وإندونيسا وسينغافورة وإسبانيا. |
Islahevlerinde yaşıyorlar. Böyle adi işlerde çalışıyorlar. | Open Subtitles | في الإصلاحيات منذ أن تم التقطهن الوظائف تحب مثل تلك الايدي |
1970'den günümüze kadar küçük işlerde ve diğer sürücülük işlerinde çalıştı. | Open Subtitles | الوظائف البسيطة، الوظائف الدافعة الأخرى من 1970 حتى الآن. |
Davayı yöneten kişi, pis işlerde. | Open Subtitles | الشاب الذي يدير قضيتك؟ يقوم بأعمال غير شرعية |
Bir keresinde çatı katına kirişleri koymayı bitirdiğimde bazı özel işlerde onlar için çalışabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | مره عندما أنتهيت وضع الحزم في المخزن قالت انها قد تكون مهتمه ببعض الاعمال لهم على حسب الطلب |
Sadece, eğlenceli işlerde daha iyisin. | Open Subtitles | انت فقط افضل في الأمور الممتعة، |
Sizin ki gibi gerçekten zaman harcamaya değer işlerde çalışmak isterim. | Open Subtitles | أتمنى أن أحصل على عمل في مجال يستحق ذلك كمجالك. |
Queens'te bir kilisenin bodrumunda toplum temelli bir dernek kurmadan önce Amerika'da çeşitli işlerde debelenip durdum. | TED | كنت قد تعثرت بشكل أساسي بوظائف عديدة في امريكا قبل أن أبدأ منظمة مجتمعية في قبو كنيسة في كوينز. |
Yani, 1900 yılında Amerikalıların yüzde üçü zihinsel anlamda çaba gerektiren işlerde çalışıyordu. | TED | حسنا، في عام 1900، ثلاثة في المئة من الأميركيين مارسوا المهن التي تتطلب المعرفة. |
Bu tür işlerde pek iyi değilim. | Open Subtitles | انا لست جيداً ابداً في ذلك النوع من الامور |
Merhametli kralımızın kararı, mahkûmlar ağır işlerde çalıştırılıp açlıktan veya yorgunluktan ölmeleri için köleleştirilecektir. | Open Subtitles | فمن حكم ملكنا الرحمن الرحيم يستعبد أن يكون السجناء... ... على الكد في الاشغال الشاقة حتى الموت من الموت جوعا أو استنفاد! |
"Ulusal ve uluslararası ıslak işlerde tecrübeli profesyonel. | Open Subtitles | -مهارة وإحترافية مع خبرة لعدة أعوام داخلية ودولية في تنفيذ أعمال قذرة. |