| Muhammed'e dönecek olursak, zar zor bulabildiği işlerden bir tanesi de limon toplamaktı. | TED | بالعودة لمحمد، واحد من الأعمال القليلة التي كان يستطيع إيجادها هي قطف الليمون. |
| Yardımlaşarak harika bir şarkı yaptın, ama bu işlerden anlamıyorsun. | Open Subtitles | قمت بالتعاون لكتابة أغنية رائعة لكنك لا تفهم تدار الأعمال |
| Mülakatında telsiz kullanımının alan istihbaratında en tehlikeli işlerden biri olduğu hakkında uyarılmıştı. | TED | في تكليفاتها، جرى تحذيرها من أن العملية اللاسلكية هي من أخطر الأعمال إطلاقاً في مجال الاستخبارات. |
| Adrenalinin yükseldiği için sana maaş ödenen nadir işlerden biri. | Open Subtitles | إنّها إحدى الوظائف حيث تحصلين على دفع ثمن لتسريع الأدرينالين |
| Benim mesleğim sahip olunabilecek en mutluluk verici işlerden biri. | TED | إن وظيفتي هي إحدى أكثر الوظائف إنتعاشاً وحماسةً يمكن لأي شخص أن يحتلها. |
| Sizin de farkettiğiniz gibi diplomatik işlerle ilgilenen bizler pis işlerden kaçınmalıyız. | Open Subtitles | لكنك تدرك بأننا في الاعمال الدبلوماسيه يجب ان نتفادى الحالات الغير منتظمه |
| Ortada ev yapımı binlerce işlerden oluşan Lego'dan oluşma büyük bir gri pazar var. | TED | هناك سوق كامل للبيع بأسعار أقل من الأسعار الرسمية ل ليغو، انطلاقا من الأعمال التجارية على أساس منزلي. |
| Babam mühendislikten yada teknik işlerden anlamazdı. | Open Subtitles | والدي لم يكن يعرف شيئا عن الأعمال الهندسية أو المصانع |
| Yıllardır aldığım en büyük işlerden biri: | Open Subtitles | هذه واحدة من أكبر الأعمال التى حصلت عليها منذ أعوام. |
| Alo, yoldaş! Kirli işlerden uzak dur. Kiminle dans ettiğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | مرحباً يا رفيق إبتعد عن الأعمال المشبوهة إنك لا تعرف مع من تتعامل |
| Profesörün bana önerdiği işlerden biriydi. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى ماك نيل. إنها واحدة من الأعمال التى أعدها لى الأستاذ |
| Bu Çinli ailelerin tarihindeki en önemli ve en büyük işlerden biri olacak. | Open Subtitles | ستكون أكثر الإندماجات و إجراءات الأعمال أهمية في تاريخ العائلات الصينية |
| Yemeğe çıkıyoruz, politikadan, işlerden konuşuyoruz... ilişkimiz devam ediyor. | Open Subtitles | نذهبمعاًلتناولالعشاء, و نتحدث عن السياسة ونتحدثعن الأعمال, و هذا يفلح |
| Gezegendeki en harika işlerden birine sahipsin. | TED | تشغلين أحد أكثر الوظائف روعة في العالم. |
| Bizi rutin işlerden kurtarmak ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada. | TED | وهو هنا لتحريرنا من الوظائف الروتينية، وهو هنا ليذكرنا بما يجعلنا بشراً. |
| Ama ben o işlerden birini istemiyorum. Ben eğlenceli bir iş istiyorum. | Open Subtitles | لكنى لا أريد احد تلك الوظائف اريد وظيفة ممتعة |
| alınmadığım işlerden de bahsedebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الحديث عن الوظائف التي لم أحصل عليها |
| Esasen bugün mevcut olan işlerden hangi işlere otomasyonun hemen uygulanabileceğini düşünürsek ortaya çıkacak sonuç dünya çapında iş gücünün %75'inin hemen yarın makineleştirilebileceği olacaktır. | Open Subtitles | في الحقيقة, إذا أخذت لحظة لتتفكر في الوظائف الموجودة حالياً ستجد أنه لو طُبقت الميكنة عليها الآن حالاً ،لأصبح |
| Bütün bu işlerden, arkamdan çevirdiğin bir düzine kasa soyma işinden sonra... davaya bir katkı sağlamayı düşünmedin hiç. | Open Subtitles | كل هذه الاعمال, الكثير من عمليات السرقة بدون علمي, ولم تفكر ابدا في تقديم جزية او المساهمة في القضية. |
| Bu ağır işlerden uzakta... benim villamda çalışacak... biri lazım. | Open Subtitles | هناك فرصة للعمل بعيدا عن هذه الاعمال الشاقة في فيلتي الجديده |
| Yani, bu işe giren çoğu kişiyi endişelendiren kısımlardan birisidir birinin yaptığınız işlerden çıkar sağlaması, değil mi? | TED | أعني ، أنه كان أحد المخاوف أعتقد معظم الناس الذين يطلقون شيئاَ، سيبدون قلقاَ عن من سيستفيد من عملهم أليس كذلك ؟ |
| Tek yapacağı işlerden sana 10% kar. | Open Subtitles | عشرة بالمائة من جميع ..أرباحه المستقبلية من مغامرته المنفردة |