"işlev" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوظيفي
        
    • وظيفة
        
    Bu proje dram ya da işlev bozukluğu ile ilgili olmayacak. Open Subtitles هذا المشروع لن يشمل الدرما أو الإختلال الوظيفي الناس سئموا هذا
    Muayene oadasında işlev bozukuluğunun tedavisini bulmayacağız. Open Subtitles إنّنا لن نجد علاجاً للخلل الوظيفي في غرفة فحص.
    Tedavi etmeyi önerdiğin işlev bozukluğu kimin? Open Subtitles ما الخلل الوظيفي الجنسي الذي تقترح أنّنا نعالجه؟
    Ben otonom bir insanım biliyorsun, kendi başıma da işlev görebiliyorum. Open Subtitles أنا كائن بشري مستقل ، كما تعلمون لدي وظيفة مستقلة ؟
    Ona bilgi veriyor. Maddeye bilgi ekleyerek, yaşam ona o strüktür olmadan olmayacak bir işlev veriyor. TED إنها تعطيها معلومات. بإعطاء معلوات للمادة، تعطيها وظيفة مختلفة عن لو لم تكن تلك البنية موجودة.
    Doğru ama sen cinsel işlev bozukluklarında uzmanlaşmış birisin ve kocam bazen ereksiyon olabiliyor, bazen de olamıyor. Open Subtitles حسناً، ولكنّك مُتخصص في الخلل الوظيفي الجنسي، أحياناً يُمكنه إحداث انتصاب وأحياناً لا يستطيع،
    Cinsel işlev bozukluklarında uzmanlaşan tek doktor ve epey saygı duyulan biri. Open Subtitles الطبيب الوحيد المتخصص في الخلل الوظيفي الجنسي، وإنّه محترم جداً.
    İşlev bozukluğu cinsel. Open Subtitles إنّه يعني الخلل الوظيفي الجنسي.
    Geriye dönüp neler olduğuna baktığımda, oğlumun sarmalının işlev bozukluğuna dönmesinin, muhtemelen yaklaşık iki yıllık bir dönemde olduğunu görebiliyordum, yardım alabilmesi için bol bir zaman, şayet, birisi onun yardıma ihtiyacı olduğunu ve ne yapılması gerektiğini bilmiş olsaydı. TED عندما نظرت إلى ما كان قد حدث سابقًا، أستطيع أن أرى دوامة أبني خلال الخلل الوظيفي ربما حصلت على مدى عامين تقريبًا، الكثير من الوقت لكي يحصل على المساعدة، إذا كان شخص ما فقط قد عرف أنه يحتاج إلى مساعدة وعرف ما يمكن القيام به.
    Data'nın işlev bozukluğu sebeplerini bulmaya çalışıyor. Open Subtitles لم يرغب في المغادرة قبل أن نتبيّن كما ينبغي، عن سبب القصور الوظيفي لـ (داتا).
    Bırak benim dışımdaki gerçek deneklere istatistiksel bir başarıyı kendimizdeki işlev bozukluğuna zar zor hakim olabiliyoruz. Open Subtitles آه, نحن بأنفسنا بالكاد استطعنا التعامل مع الاختلال الوظيفي الجنسي. ناهيك عن أي نجاح إحصائي مع الأشخاص مواضيع الدراسة الفعليين... غيري أنا.
    Bu malzemelerin tek amacı mekanik bir işlev görmekti. TED وكان الغرض الأساسي منها هو أداء وظيفة ميكانيكية.
    Ama beynin, her önemli zihinsel işlev için uzmanlaşmaları olduğunu düşünmüyorum. Yaşamsal önemde işlevler için bile... TED لكن الأهم هو كوني لا أعتقد بامتلاكنا تخصصات في الدماغ لكل وظيفة ذهنية هامة، حتّى تلك التي قد تكون أساسية للبقاء.
    Bu kanseri, hücresel işlev bozukluğunu ve hatta ölümü bile tetikleyebilir. TED وهذا قد يثير حدوث السرطان، اضطراب وظيفة خلويّة، وحتّى من المحتمل أن يحدث الموت.
    Emzirmek doğal, biyolojik bir işlev. Open Subtitles الرضاعة الطبيعية هي وظيفة بيولوجية طبيعية.
    Yüz ifadeleri başlangıçta da şimdi olduğu gibi, çok önemli bir sosyal işlev yerine getirirdi. Open Subtitles إن التعبيرات الوجهية كانت لها و ما تزال وظيفة اجتماعية هامة بحق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more