Bunu, Irak'ta verilen kayıpların haberlerde sansürlenmesini protesto etmek için yaptığını iddia etmiş. | Open Subtitles | ادعى أنه فعل ذلك احتجاجا على انقطاع التيار الكهربائي الأخبار من العائدين من العراق اصابات. |
Kaza olduğunu söylese de bir ay önce komşusunun, köpeğini öldürdüğünü iddia etmiş. | Open Subtitles | و ادعى انها حادثة لكنه قدم شكوى الشهر الماضي ان الجار قام بقتل كلبه |
Bu kitapla diğer alemlere gidebildiğini iddia etmiş. | Open Subtitles | زعم أنه بهذا الكتاب، يمكنه الانتقال لتلك العوالم |
Rozetini gösterip cinayet dedektifi olduğunu iddia etmiş, insanlara sorular soruyormuş. | Open Subtitles | اظهر شارته, سائله اسألة مدعياً انه مفتش جرائم قتل |
Randall'ın kurbanlarından biri olduğunu iddia etmiş hep. | Open Subtitles | "لطالما ادّعت بأنّها كانت مجرّد ضحيّة أخرى من ضحاياه" |
Ama o reddetmiş. Kesinlikle öyle bir şey yapmadığını iddia etmiş. | Open Subtitles | لكن ذلك الشخص رفض الفكرة ادّعى أنّه لم يفعل قطَ شيئا مثل ذلك |
İlaçla uyuşturulduğunu ve saldırı sırasında baygın olduğunu iddia etmiş. | Open Subtitles | لقد إدعت أنه تم تدخيرها وكانت فاقدة الوعي أثناء الإعتداء |
DeGeorge geçen sene polisi arayarak Trina'nın teyzesi Jodie'nin ona saldırdığını iddia etmiş. | Open Subtitles | إتّصل (ديجورج) بالشرطة في العام الماضي إدّعى أنّ خالة (ترينا)، (جودي) إعتدت عليه |
Amerika'ya, elinde çok gizli bilgiler olduğunu iddia etmiş. | Open Subtitles | حيث ادعى بأن لديه معلومات سرية للغاية يُريد إخبارها للولايات المتحدة |
Doğanın bir hatası olduğunu iddia etmiş ve 14 Şubat 1994'te idam edilmeden önce aklının yerinde olmadığını söyleyerek af istemiş. | Open Subtitles | ادعى بأنه غلطة من الطبيعة وكان يحاول ايجاد مرافعة تثبت جنونه قبل أن يقوموا باعدامه في الـ 14 من فبراير "1994" |
Birisinin fren borusunu kestiğini iddia etmiş ve polisten kimin yaptığını bulmasını istemiş. | Open Subtitles | و ادعى أن أحدهم قطع أسلاك مكابحه و أراد للشرطة ان تكتشف من فعل ذلك |
Cinsel tacize uğradığını iddia etmiş. Asla kanıtlanmamış. | Open Subtitles | و ادعى أنه اعتدى عليه جنسيا و لكنه لم يثبت ذالك أبدا |
Gizli reklamlar yoluyla düşüncelerinin kontrol edildiğini iddia etmiş. | Open Subtitles | ادعى أن إعلان لا شعوري كان يسيطر علية |
Muhbiriniz Starkwood'un biyolojik silah almaya çalıştığını iddia etmiş. | Open Subtitles | لقد زعم مخبرك بأن "ستاركوود" كانت تحاول اقتناء سلاحاً بيولوجي |
Muhbiriniz Starkwood'un biyolojik silah almaya çalıştığını iddia etmiş. | Open Subtitles | لقد زعم مخبرك بأن "ستاركوود" كانت تحاول اقتناء سلاحاً بيولوجياً |
Bir tanık, üç gözlü bir yaratık olduğunu iddia etmiş. | Open Subtitles | زعم شاهد واحد أن المخلوق له ثلاث عيون |
Lincoln'ün ,kanlı pantalonlarla, otoparktan kaçarken gördüğünü iddia etmiş. | Open Subtitles | مدعياً رؤيته (لينكولن بوروز) يجري من الجراج بسروال مغطى بالدماء |
Lincoln'ün, kanlı pantalonlarla, otoparktan kaçarken gördüğünü iddia etmiş. | Open Subtitles | مدعياً رؤيته (لينكولن بوروز) يجري من الجراج بسروال مغطى بالدماء |
Ama gerçek isminin Katrine Evensen olduğunu iddia etmiş. | Open Subtitles | ولكنها ادّعت أن اسمها الحقيقي كان (كاترين إيفنسن) |
Kimya mühendisiymiş. Ailesi öldürüldükten sonra kafayı sıyırmış. Uzaylıların yaptığını iddia etmiş. | Open Subtitles | فقد صوابه بعد مقتل عائلته ادّعى أن المخلوقات الفضائية قتلتهم |
Kuş gribi için aşı bulmaya çok yakın olduğunu iddia etmiş. | Open Subtitles | ادّعى أنّه اقترب من اكتشاف لقاح انفلونزا الطّيور |
Kosheba'yı öldüren polis nefsi müdafaada bulunduğunu iddia etmiş belli bir zaman sonra da görevden alınmış. | Open Subtitles | الشركة التي قتلت (كوشيبا)، إدعت الدفاع عن النفس ومُنعت من الخدمة لفترة بعد ذلك |
Altı yıl önce Bajoran'ın kendisini birkaç milyon dolar dolandırdığını iddia etmiş. | Open Subtitles | قبل ستّ سنوات ، إدّعى أنّ (باجوران) خدعه لسرقة بضعة ملايين الدولارات |