Bu doğaya karşı bir ihlaldir. | Open Subtitles | القتل يُـمزق الروح لأنّـه يُـعد انتهاك للطبيعة. |
Öldürmek ruhu böler. Bu doğaya karşı bir ihlaldir. | Open Subtitles | القتل يـُمزق الروح لأنـّه يـُعد انتهاك للطبيعة. |
Dağılmamak, New York 678.1 numaralı ceza kanununun B fıkrasınca ihlaldir. | Open Subtitles | عدم المغادرة يُعد انتهاكاً حسب قانون عقوبات نيويورك المرقم 678.1، فرع ب |
Şartlı tahliye memuruma ne yaptığımı söylememiştim ve bu ihlaldir. | Open Subtitles | ،لم أخبر الشرطي بما فعلت و يعد ذلك انتهاكاً |
CIA ile alakalı konularda sivillerle görüşmek ciddi bir ihlaldir. | Open Subtitles | توريط المدنيين في أمور "وكالة المخابرات المركزية" إنتهاك خطير للنظام. |
Kusura bakma ama hapishanede cinayet anlaşma kurallarını direk ihlaldir. | Open Subtitles | معْذرةً ولكن قتل شخص في السجن يعتبر إنتهاك مباشر لـ إتفاقيتنا |
İnsanların izni olmadan bunları yayınlamak bir ihlaldir. | Open Subtitles | إنها مُخالفة بنشر صور كهذه بدونإذنمن الناس... |
Burada bulunman Amerikan dış politikası için kesin bir ihlaldir. | Open Subtitles | وجودك هنا هو انتهاك مباشر لسياسة الدبلوماسية الأمريكية |
Bu da tahliye şartlarını ihlaldir, ...Hank uzun bir süre burada olmayacak. | Open Subtitles | اضافة إلى انتهاك اطلاق السراح. سيُسجن "هانك" لمدة طويلة. |
Bu ihlaldir. | TED | هذا انتهاك. |
- Bu nasıl bir ihlaldir. | Open Subtitles | -أوه ، حقاً؟ -هذا إنتهاك لخصوصيتى. |
Evine girilmesi bir ihlaldir. | Open Subtitles | الإقتحام لهو إنتهاك صارخ |
Şimdi Kardo Kanunu'nda açıkça belirtilmiş olmasa da bir kardo ve kardosunun nişanlısının arasında yaşanan gariplik kardüşünceme göre bir ihlaldir. | Open Subtitles | الآن بالرغم من عدم وجود جملة واضحه في قانون الصداقة حول اللحظة الغريبة بين الصديق وخطيبة صديقه ففي رأي كصديق هذه تُعد مُخالفة |