Yani, cephedekilere müdahale edecek olan bu bilgili ve yetenekli insanlar hayat kurtarmak için ihtiyaç duydukları malzeme ve kaynaklara çok az ulaşabiliyorlar. | TED | يعني ذلك أن الأشخاص أصحاب المهارة والقدرة على الاستجابة عند الخطوط الأمامية يملكون القليل من الأدوات والمعدات والموارد المطلوبة التي يحتاجونها لإنقاذ الآخرين. |
Ayrıca gençler bana ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar. | TED | أخبرني الشباب أيضاً أنهم قلقون لأنهم لا يحصلون على المهارات التي يحتاجونها. |
Çalışmaları için ihtiyaç duydukları kitaplar nerede? | Open Subtitles | أينهي الكُتب التي يحتاجونها لأداء أعمالهم ؟ |
Onlara ihtiyaç duydukları evi ve sevgiyi verebilirsiniz. | Open Subtitles | توفر لهم الغذاء والرعاية التي يحتاجون إليها. |
Ama bugün, yaklaşık 9,000 hastanın ve onların ailelerinin sağlıklı olmak için ihtiyaç duydukları kaynaklara ulaşmaları için çalışan yaklaşık bin kadar üniversite öğrencisi avukatımız var. | TED | لكن اليوم اصبح لدينا ألف طالب جامعي يسلهمون في العمل من أجل ربط ما يقرب من 9000 من المرضى وعائلاتهم مع الموارد التي يحتاجون إليها للتمتع بالصحة. |
Artık yaşlı insanlar hayattaki en önemli arkadaşlarıyla birlikteyken ev konforunda ihtiyaç duydukları tedaviyi alabilecekler. | TED | فالآن يستطيع كبار السن الحصول على العلاج الذي يحتاجونه براحة في منازلهم ومع أفضل رفيق لهم في الحياة. |
Lois çocuklar ihtiyaç duydukları tüm kültürü burada Quahog'da alabilirler. | Open Subtitles | لويس الأولاد لا يمكنهم الحصول على كل تلك الثقافة التي يحتاجونها. هنا في كواهوغ. حقا. |
Ama ailesine sağladığı koruma onlara güvenlik, büyümek ve öğrenmek için ihtiyaç duydukları alanı sağlıyor. | Open Subtitles | لكن تُعطي حمايته للعائلة الأمان والمساحة التي يحتاجونها للنموّ والتعلّم |
Sonra da adamlarımız iyice dinlenip de ihtiyaç duydukları malzemeleri alınca üzerinde savaşıp düşmanımızı kati olarak mağlup etmek için daha iyi bir yer seçeriz. | Open Subtitles | ثم عندما يستريح رجالنا كافية ويحصلون على الإمدادات التي يحتاجونها نحن نختار الأرض الأفضل |
Bilimadamları şöyle düşünüyor; ağlamanın ve de içekapanıklığın atalarımızın sosyal bağlarını nasıl korumaları gerektiği ve ihtiyaç duydukları desteği nasıl almaları gerektiği konusunda yardımcı etkenler olmuşlardır. | TED | يعتقد العلماء أنّ البكاء والإحساس بالرفض هو ما ساهم في ظهور روابط اجتماعية متينة لأسلافنا وساعدهم على الحصول على المساندة التي يحتاجونها. |
Sıradan yatırımcılar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar hatta şirketler bu işe girişiyor ve yeni mikro finansman programları da güneş enerjisiyle öde şeklinde. Bu yüzden insanlar kazançlarında ihtiyaç duydukları gücü cep telefonuyla bile satın alıyor. | TED | لذا فإن المستثمرين في التأثير الاجتماعي والمؤسسات غير الربحية وحتى الشركات سيبدؤون مشاريع مبتكرة صغيرة التمويل، مثل الدفع عند استخدام الطاقة الشمسية، حيث يمكن للناس شراء الطاقة التي يحتاجونها بالتقسيط، في بعض الأحيان على هواتفهم النقالة. |
Onlara ihtiyaç duydukları sonuçları vermek zorundayım. | Open Subtitles | يتوجب أن أعطيهم النتائج التي يحتاجونها. |
Anneleri onlara ihtiyaç duydukları başlangıcı verdi. | Open Subtitles | أمهاتهم أعطنهم البداية التي يحتاجونها |
Tapirler genelde Amazon gibi tropikal ormanlarda bulunur; üreme ve hayatta kalmada ihtiyaç duydukları tüm kaynakları bulmak için kesinlikle geniş toprakların bulunduğu bir ortama ihtiyaç duyarlar. | TED | توجد معظم حيوانات التابير في الغابات الاستوائية مثل غابات الأمازون و قطعا هم يحتاجون لمساحات كبيرة من المستنقعات التي تمثل لهم موطنا من أجل ايجاد الموارد التي يحتاجونها للتكاثر والبقاء على قيد الحياة. |
Son araştırmalarda; Avrupa'nın üçte ikisi rekabet eksikliğini hissettiklerini ifade etmiştir: ki bunlar, elektrik parasının yüksek olması, ihtiyaç duydukları ilaç ücretlerinin fazla olması, otobüsle veya uçakla seyahat etmek istediklerinde veya internet sağlayıcıdan kötü servis aldıklarında başka gerçek bir seçenekleri olmaması. | TED | في إحصائية أخيرة أكثر من ثلثي الأوروبيين شعروا بالآثار الناتجة عن قلة المنافسة وذلك من خلال أسعار خدمة الكهرباء المرتفعة ومن الأسعار المرتفعة للأدوية التي يحتاجونها شعروا أنه ليس لديهم خيار آخر إذا ارادوا السفر بالحافلة أو الطائرة أو أنهم يحصلون على خدمات سئية من مزود الإنترنت |
İşverenler ihtiyaç duydukları becerilere sahip insanlar bulamadıklarını söylerken dışarıda tehlikeli boyutlara ulaşan mezun işsiz oranına bakın. | TED | انظروا لذلك الخليط السام منالعاطلين ذوي الشهادات بشوارعنا، بينما المشغلين يقولونأنهم لا يستطعون إيجاد أشخاص يملكون المواهب التي يحتاجون إليها. |
Biz, dijital bölünme ve dunyadaki yoksullukla ilgili butun konularla ilgileniyoruz, insanlari guclendirerek, onlara iyi kararlar verebilmeleri icin ihtiyaç duydukları bilgileri her yerde saglamak istiyoruz. | TED | نحن مهتمون بالفعل بكل القضايا حول الفوارق الرقمية، الفقر عالمياً، تعزيز الناس في كل مكان ليحصلوا على المعلومات التي يحتاجون لأخذ قرارات جيدة. |
Ve bu, Sağlık Öncülerinin, süreyi ve durumu iyileştirmek ve bunu, hastaların sağlıklarına kavuşabilmeleri için ihtiyaç duydukları kaynaklara yönlendirme amacıyla bir kapı olarak kullanmak için yapmaya çalıştıkları şey. | TED | وهذا ما حاولت Health Leads القيام به، لاستعادة تلك العقارات، والوقت واستخدامها كبوابة لربط المرضى بالموارد التي يحتاجون إليها للتمتع بالصحة. |
İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar. | TED | قلقون لأنهم قد لا يجدون التعليم الذي يحتاجونه |
İhtiyaç duydukları kadar dinleniyorlar. | Open Subtitles | انهم يأخذون الوقت الذي يحتاجونه. |
(Gülüşmeler) Ayrıca bir sürü yarı çıplak insanın koşarak bir şeyler yakmasını izlemenin şu an ihtiyaç duydukları ilham kaynağı olduğunu sanmıyorum. | TED | (ضحك) لكنني لست متأكداً أيضاً من أن مشاهدة مجموعة من الناس نصف عارية يركضون ويحرقون الأشياء هو حقاً الإلهام الذي يحتاجونه الآن. |