Ben sadece ihtiyar bir kadındım ve başka kimse de yoktu. | Open Subtitles | وانا مجرد امرأة عجوز ولم يكن هناك اى احد فى الجوار |
Bu sefer, ihtiyar bir adam yerine bir kadın olacağına seviniyorum. | Open Subtitles | أنا سعيدة أنها امرأة هذه المرة بدلاً من رجل عجوز متعرق |
Bana ihanet etmeye çalışan ihtiyar bir kadından çaldığım bir şey. | Open Subtitles | إنه مجرد قطعة قصدير سرقتها من سيدة عجوز حاولت العبث معي |
Onca yolu ihtiyar bir adamın şikâyetlerini dinlemek için gelmedin ya. | Open Subtitles | لم تأتِ كلّ هذه المسافة لتسمع تذمر رجل مسن. |
Düşünsene, yarın gece olurken, evli ihtiyar bir adam olacağım. | Open Subtitles | فكِّر فقط بحلولِ ليلِ الغَد، سأكونُ عجوزاً متزوجاً |
Her şey, en iyi yıllarının geride kaldığını düşünen ihtiyar bir adamla başladı. | Open Subtitles | تبدأ القصه برجل عجوز يشعر بان افضل سنين حياته قد رحلت بلا عوده |
Stavros! Ben ihtiyar bir kadınım, beni korkutamazsın. | Open Subtitles | ستافروس, أنا امرأة عجوز و أنت لا تستطيع أن تخيفني |
O sıralarda, tek gözlü ihtiyar bir katır ve cebimde 1.86 dolarla burayı terkettim. | Open Subtitles | بشأن تلك المرة ..التي تركت فيها هذا المكان مع بغل عجوز وأعور.. ومبلغ 1.86 دولار في جيبي |
Ey okullu dostlarım, sizler büyük ihtimal "Senin gibi ihtiyar bir asker bizlere ne öğretebilir ki?" diyorsunuz. | Open Subtitles | رجال الكلية، الآن، أنتم ربما تفكرون. بأنه لايوجد الكثير لجندي عجوز مثلي يمكن أن يعلمكم أياه. |
Saçmalama. İhtiyar bir pis zenci, Eğitim Dairesi'nin umurunda mı? | Open Subtitles | تباً ، ماذا يعني زنجي عجوز لهيئه التدريس ؟ |
İhtiyar bir kadın gibi görünmek istemem, ama paranoyak olmak beni hayatta tutuyor. | Open Subtitles | أكره أن اكون سيدة عجوز لكن جنون العظمة يبقيني على قيد الحياة |
Çim biçme makinesi ile yolculuk yapan, ihtiyar bir bunak ile oturup, sopa ucunda pişmiş sosis yemekten daha cazip geliyor. | Open Subtitles | أحسن من تناول سجق على سيخ مع رجل عجوز يسافر فى قاطعة عشب |
Albus Dumbledore. İhtiyar bir deliden büyü numaraları öğrenmesi için para ödemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدفع تكاليف مخرف عجوز ليعلمه الحيل السحرية |
Şimdi de benim hayatımı mahvetmeye karar verdin çünkü yanında kalıp, sen ihtiyar bir fosil haline geldiğinde sana eşlik etmemi istiyorsun. | Open Subtitles | أعرف بأنكِ تصممين على أن تخربي حياتي لذا يجب أن أبقى هناك معكِ بينما تتحولين إلى عجوز متحجرة |
Ve tıpkı ihtiyar bir adam gibi, sıvı kaçırıyor, kötü kokuyor, ve arkadan garip sesle çıkartıyor. | Open Subtitles | ومثل أي رجل عجوز تماماً يسرب سوائل ، ورائحه عفنه ويصدر أصوات غريبه في الخلف |
O nazik, cesur, çok zeki bir çocuk ve onursuz, bencil, ihtiyar bir amcadan fazlasını hak ediyor. | Open Subtitles | إنها تستحق كثيراً أفضل من غشاش وأناني, عم عجوز بخيل |
İhtiyar bir yerli veya yalnız bir Asyalı kız ile nasıl bir tutarsın? | Open Subtitles | كم يضاهي ذلك حسب رأيك برجل أسمر مسن او اسيوية وحيدة؟ |
İhtiyar bir Fransız-Vietnamlı uyuşturucu satıcısı bir baş belası. | Open Subtitles | انه رجل مسن و تاجر مخدرات فرنسى-فيتنامى حثاله الأرض |
Belki ihtiyar bir herifi kasabaya bırakabilirsin? | Open Subtitles | هل لديك مانع في أن تقلّ رجلاً عجوزاً إلى البلدة؟ |
İhtiyar bir adamı baştan çıkarmaktan başka yapacak daha iyi bir işin yok mu? | Open Subtitles | لايهمني ما تفعليه ولكن لماذا تغوين عجوزاً مثله |
Bu, prens ve çetin bir Noel gecesinde soğuktan ölmekte olan, kederli, yapayalnız, ihtiyar bir kadıncağız hakkında bir hikaye. | Open Subtitles | إنها حكايةٌ عنه, وعن عجوزٍ وحيدة حزينة... والتي أنهكها البرد في إحدى ليالي... الكريسماس القاسية. |
Deniz kenarındayken ihtiyar bir rastafarianist planörcü sahile vurmuş bir mürekkep balığına çarptı ve yardıma koştuğumda üstüme mürekkep fışkırdı. | Open Subtitles | لقد كنت جالساً على الشاطئ حينما جاء شخص مُتعلق بزلاجة فاصطدم بحبار على الشاطئ والذي بدوره رش الحبر عليّ عندما هرعت للمساعدة |