Grigson iki buçuk saat boyunca sahip olduğu sertifikalardan bahsetti durdu. | Open Subtitles | جريجسون شهد لـ لمدة ساعتين ونصف عن الشهادات التي حصل عليها |
NSA'dan, Beyaz Saray'dan son iki buçuk saat içindeki bütün telefon görüşmeleri ve e-maillerin veri sıralamasını yapmasını istedim. | Open Subtitles | جعلت وكالة الأمن القومي .. تُجري ترتيباً للبيانات علي كل مكالمات البيت الأبيض والبريد الإلكتروني خلال آخر ساعتين ونصف |
Ben de seninle iki buçuk saat kayıp bir galaksiyi arayacağımızı düşünmezdim. | Open Subtitles | وأنا لم أكن أظن أنهم سيبحثون عن المجرة الضائعة في ساعتين ونصف |
Eve gidince o korselerden birine girip iki buçuk saat bir oyna da görelim. | Open Subtitles | يمكنك الحصول على حزام واحد مقاسك وتستمري بالتمثيل لساعتين ونصف. |
Üç motorla iki veya iki buçuk saat. | Open Subtitles | بثلاثة محركات ، ساعتان و ربما ساعتان و نصف |
Çünkü iki buçuk saat önce seninle akşam yemeği yemiştim. | Open Subtitles | لأننا تناولنا العشاء مع بعضنا من ساعتين و نصف فقط |
İki buçuk saat boyunca, tabutun cenaze arabasıyla mı yoksa top arabasıyla mı taşınacağı tartışıldı. | Open Subtitles | نستغرق ساعتين والنصف في ماإذاكناسنحملالجثمان... في عربة عادية أو مدفعية |
Senden o kamyonu araştırmanı iki buçuk saat önce istemiştim. | Open Subtitles | لقد سألتك ان تبحثى عن تلك الشاحنة منذ ساعتين ونصف |
Hayır, hayır. İki saat kadar, bilemedin iki buçuk saat. | Open Subtitles | لا، لا، انه على بُعد ساعتين ساعتين ونصف على الاكثر |
Ve yolladılar da. Bir haftada toplam sadece iki buçuk saat. | TED | وحدث ذلك بالفعل لمدة ساعتين ونصف أسبوعيًا. |
Yetişkinlerin her hafta en az iki buçuk saat ve çocuklarında her gün bir saat egzersiz yapması gerekir. | TED | يجب أن يمارس البالغين الرياضة لمدة ساعتين ونصف أسبوعيا، والآطفال لمدة ساعة يوميا. |
İki buçuk saat orada kaldım. | TED | انتهى بي الأمر بالمكوث معهم ساعتين ونصف. |
O sadece 2 saat sürmüştü. Şey, iki buçuk saat. | Open Subtitles | حسناً، ذلك إستمر فقط لمدة ساعتين حسناً، ساعتين ونصف |
Oğlunuz toplam iki buçuk saat duyusal zihin bozucuya bağlı kaldı. | Open Subtitles | لقد تعرض ابنك لتغييب الحواس لمدة ساعتين ونصف |
Güzel, iki buçuk saat sonra buradan çıkman gerekiyor. | Open Subtitles | حسانا , نريدك أن تغادر من هنا خلال ساعتين ونصف |
Şehirden sadece iki buçuk saat uzaklıkta. | Open Subtitles | إنها بعيدة عن المدينة شمالاً حوالي ساعتين ونصف |
Onlarla iki buçuk saat konuştuk. Kıyafetler hakkında kafa dengiyiz. | Open Subtitles | تحدثنا لساعتين ونصف لدينا نفس لاذوق في الملابس |
Tren belki iki, belki iki buçuk saat önce gitmiş. | Open Subtitles | لقد مر القطار , ربما منذ ساعتان أو منذ ساعتان و نصف |
Bu rostonun pişmesi en azından iki buçuk saat alır. | Open Subtitles | هذا اللحم المشوي سيستغرق على الأقل ساعتين و نصف لتحضيره |
İki buçuk saat boyunca, tabutun cenaze arabasıyla mı yoksa top arabasıyla mı taşınacağı tartışıldı. | Open Subtitles | نستغرق ساعتين والنصف في ما إذا كنا سنحمل الجثمان... في عربة عادية أو مدفعية |
Bu filmi çekmesi onun 10 uzun, acılı yılını aldı ve bizse henüz iki buçuk saat kadardır bu işin içindeyiz. | Open Subtitles | استغرق 10 سنوات كاملة ومؤلمة وما قمنا به استغرق ساعتان ونصف لا أكثر |