Fikrini değiştirmene karşılık iki yüz Dinar seni bekliyor olacak. | Open Subtitles | هناك مئتان دينار اخرى تنتظرك حال تغيير رأيك |
İki yüz. Hayır, hayır. Hiç demek istedim. | Open Subtitles | مئتان ، لا لا ، لا شيء ، لا أقبل الرشاوي |
Snakeir'ın kütlesi-- iki yüz bin, dört yüz altmış bir ton. | Open Subtitles | مارلين: كتلة سنايكر - مئتان ألف , أربعمائة طن واحد وستّون |
Nakit iki yüz bin istiyorum. Sende bu kadar olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أحضر لي مئتي ألف دولار نقداً , وأنا أعلم أنك تملكها |
Yılda elli, yüz, iki yüz milyar mortgage bonosu yapıyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يكسبون خمسون و مائة و مائتان مليار من سندات الرهنية |
Kontrol ettim İki yüz defa tekrar kontrol ettim. | Open Subtitles | راجعت لهم و أنا إعادة الفحص كل منهم مائتي مرة. |
Sanırım bu bizi, iki yüz bin civarında bir toplama götürüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تساوي تقريبا مئتا ألف |
Kralın iki yüz denizcisi var bu gemide. | Open Subtitles | يوج مائتا بحار على ظهر هذه السفينة الملكية |
İki yüz farklı şirket. | Open Subtitles | ، مئتان شركة مختلفة أولئك من يقومون بجمعها |
Salı günü, tüm gün burada olduğumu onaylayacak iki yüz tanığım var benim de. | Open Subtitles | انا لدى مئتان شاهد يأكدون أننى كنت هنا طوال يوم الثلاثاء |
Bin iki yüz bir şey, yalan söylemiyorsam, böyle. | Open Subtitles | مئتان وعليها على ما أعتقد مالم أكن كاذباً |
Bir yumurtadan iki yüz dolar kar ediyor. Bir günde dört yüz dolar! | Open Subtitles | . مئتان بيزة من أجل الفائدة للبيضة ، و أربعة من أجل اليوم الكبير |
Kirishitan topluluğu için iki yüz ve rahip için üç yüz gümüş! | Open Subtitles | مئتان للأخوة المسيحيين، وللكهنة. ثلاثمائة. |
Üç yüz elli tane Avrupa, iki yüz tane Asya yüz yetmiş beş tane Amerika, yüz tane Afrika ve on iki tane Prenses Grace anısına basılmış pul var. | Open Subtitles | ثلاثمائة وخمسون أوروبى مئتان آسيوى مائة خمسة وسبعون أمريكى مائة أفريقى و 12 الأميرة "غرايـس" التذكارية |
Los Angeles ve Chicago şirketleri, iki yüz bin gömlek daha istiyor. | Open Subtitles | شركات لوس انجلوس وشيكاغو يريدون مئتي ألف قميص اضافي |
- Sana yüzde sekiz faizle iki yüz pound vereceğiz. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | سنعطيكِ مئتي جنيه بفائدة مقدارها ثمانية بالمئة |
İki yüz pound'u faiziyle ödeyin, yoksa kapıları kilitleriz. | Open Subtitles | مئتي جنيه مع الفائدة وإلا أغلقنا البوابة |
İki yüz doksan dokuz milyon... yedi yüz doksan iki bin dört yüz elli sekiz km/sn. | Open Subtitles | مائتان وتسعه وتسعه مليون سبعمائه واثنان وتسعون ألف |
Hiçbir teminat, hiçbir kefil olmadan bunlar sayesinde iki yüz binlik bir kredi alabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | هل تعتقد أنّها سوف تمنحك قرضاً بقيمة مائتي ألف دون أيّة تأمين أو أيّة كفيل؟ |
İki yüz mil yarıçapındaki bölgede her pis yere baktım. | Open Subtitles | كنتُ أبحث فى كل فجوة لعينة... على مدى مائتى ميل. |
Az buz değil iki yüz milyon para bu Cumali. | Open Subtitles | مآئتي مليون مبلغ كبير |
İki yüz benim ödediğim. O köpek servet eder. | Open Subtitles | مائتين هو المبلغ الذى دفعته فيه هذا الكلب يساوى ثروه |
Ve ona olan bağlılığının fiyatı iki yüz bin dolar. | Open Subtitles | ومائتي ألف دولار هو ثمن الولاء الخاص بك. |
Artık iki yüz florine bir somun ekmek bile alamazsın. | Open Subtitles | ثم لن تستطيع الحصول على رغيف بأقل من مئتين فلورينز. |
Göstermek istediğim şey iki yüz yıl önce buraya kaleyle birlikte yapılmış. | Open Subtitles | ما أريد أن أريه لك هو شيئاً ما جاء مع القلعة هنا منذ قرنين مضوا |