| Ve babanı da bir şekilde izin vermeye ikna ettik. | Open Subtitles | و بطريقة ما أقنعنا والدك بأن يتركك تفعلين ذلك ؟ |
| Sigorta ortaklarımızı ikna ettik ve nisan ayında çiftçiler yeniden ekim yaptı. | TED | لذلك أقنعنا شركائنا وبعد ذلك في إبريل، أعاد هؤلاء الفلاحون الزراعة |
| Neyse ki taş ocağı takımını, bazı teknik detayları çözmek için birkaç prototip yapmamıza yardım etmeye ikna ettik. | TED | ولحسن الحظ، أقنعنا فريق المحجر ليساعدوننا ببناء نماذج أولية لحل بعض المشاكل التقنية. |
| Onu bu kazayı aramızda tutması için ikna ettik. | Open Subtitles | فقد أقنعناه بإبقاء هذه الحادثة فيما بيننا |
| Şaraptan şüphe etmesini sağlamakla kalmadık şarabın sahte olduğuna ikna ettik, bu yüzden de denetçiye rüşvet verdi. | Open Subtitles | لم نجعله يشكّك في النبيذ فقط لقد أقنعناه بأنه مزيّف فقام برشوة المراقب |
| Lisa saçlarını beyzbol şapkasının içine sıkıştırınca görevliyi onun Justin Bieber olduğuna ve Justin'in onunla fotoğraf çektireceğine ikna ettik. | Open Subtitles | فتقوم ليسا بربط شعرها ووضع قبعة بيسبول وأقنعنا الحارس انها جستن بيبر وبأن جاستن بيبر هذا يود التقاط صورة معه |
| Bütün tekneler çekilmişti, ama yaşlı adamı birini almaya ikna ettik. | Open Subtitles | كانت كل القوارب مغطّاة ولكننا استطعنا إقناع الرجل بإعطائنا واحداً |
| Pekala, herkesi her şeyin kontrolümüz altında olduğuna ikna ettik. | Open Subtitles | حسناً، لقد أقنعنا الجميع بأنَّ الأمور تحت السيطرة |
| Bir şekilde kendimizi şöyle ikna ettik umutsuz zamanlar, umutsuz tedbirleri mazur gösterir. | Open Subtitles | بطريقة ما نحن أقنعنا أنفسنا بأن الأوقات البائسة تبرر الإجراءات البائسة |
| Bir şekilde Şef Julio Proust'u bizim için mükemmel etlerini pişirmeye ikna ettik. | Open Subtitles | بطريقة ما نحن أقنعنا الطباخ خوليو بروست ليشرفنا مع طبخه المطور المبتكر |
| - Buradaki çoğu insanı, bizimle gambotlar arasında bir bağlantı olmadığına ikna ettik. | Open Subtitles | - لقد أقنعنا معظم الناس هنا أنه لا توجد علاقة بيننا و بين السفن الحربية |
| Bay Ortiz'i dava açmaması için ikna ettik. | Open Subtitles | أقنعنا السيد أورتيز لإسقاط الإتهامات |
| Sonunda annemi bir tur daha oynamaya ikna ettik. | Open Subtitles | لقد أقنعنا والدتنا أخيرا بلعب جولة أخرى |
| Sanırım, dergiyi, hikâyenin yalan olduğu konusunda ikna ettik. | Open Subtitles | أظن أننا أقنعنا المجلة أن القصة مفبركة |
| Aslında iyi noktaya değinmişti böylece oldukça yoğun bir ilaç vermesi için doktoru ikna ettik. | Open Subtitles | "بالحقيقة كان لديه وجهة نظر شريفة، لذا أقنعنا الطّبيب ليُعطيه أدوية ألم قويّة جدًّا" |
| Sırf kuşkonmaz denemesi için ikna ettik diye genç kızının bir rodeo şaklabanıyla birlikte olmasına izin verecek hali yok. | Open Subtitles | حسناً فقط لأننا أقنعنا أبى أن يجرب نبات الهليون لا يعنى هذا أنه سيسمح لإبنته المراهقه أن تواعد مهرج من مسابقه رعاه البقر |
| Ama motelden çikmaya ikna ettik. | Open Subtitles | لكننا أقنعناه بمغادرة الفندق |
| Onu bize izin vermesi için ikna ettik. | Open Subtitles | وقد أقنعناه بطريقةٍ ما للخروج |
| Newyork'un kalbinde, Central Parkı'nda Dünya Vatandaşı Festivali başlattık ve dünyanın büyük sanatçılarını katılmaları için ikna ettik. | TED | وأطلقنا احتفال المواطن العالمي. في قلب مدينة نيويورك في سنترال بارك وأقنعنا بعض أشهر فناني العالم أن يشاركوا. |
| Biz tüm nesli bunun kazanabileceğimiz bir savaş olduğuna ikna ettik. | Open Subtitles | استطعنا إقناع جيلٍ كامل أن هذه معركة يمكننا الإنتصار بها |