"ile yaşamak" - Translation from Turkish to Arabic

    • العيش مع
        
    • السكن مع
        
    • والعيش
        
    Bir kız ile yaşamak istiyorsan başkasını bul beni değil. Open Subtitles إن كنت تريد العيش مع فتاة فابحث عن شخص آخر ليس أنا
    Onlar hiçbir şey yapmadı ama utanç ve ezilme ile yaşamak zorunda bırakıldılar, açık konuşmam gerek babanın zamanlarında olsaydık bu konuşmayı yapmıyor olurduk. Open Subtitles لم يقترفوا شيئاً وهم مُجبرون على العيش مع العار والإذلال، بصدق في أيام والدك
    İki pahalı çocuk ile yaşamak için yapılmış bir ayarlama. Open Subtitles لأتمكّن من العيش مع طفلين مكلّفين للغاية
    Ateş püskürten bir avuç ucube ile yaşamak. Open Subtitles العيش مع بعض غريبي الأطوار الذين ينفثوا النيران
    Mon, Chandler ile yaşamak istiyor musun? Open Subtitles مونيكا, أتريدين السكن مع تشاندلر ؟
    Bu yüzden kendimizi bilgi baloncuklarımızın içine kapamak, suizan ile yaşamak ve baloncuklarımızı gerçekliğin ölçüsü olarak kabul etmek genelde bizler için daha kolaydır. TED لذلك، إنه من السهولة أحيانًا إخفاء أنفسنا في فقاعات معلوماتنا المريحة والعيش في سوء نيّة، وتبني قيم كاذبة وأخذ هذه الفقاعات بمثابة قياس للحقيقة.
    Kokain bağımlılığı ile yaşamak yetti de arttı zaten. Open Subtitles يكفي أننا علينا العيش مع حقيقة أنها كانت تتعاطى الكوكايين
    Kimse bu harika labirentimi ve Kıllı Dil hastalığını önleme çabalarımı görmediği gerçeği ile yaşamak zorundayım. Open Subtitles أنا علىّ العيش مع حقيقة أنه لم يتمكن أحد من رؤية مدى روعة متاهتي وأنني لم أفعل شيئ لإيقاف إنتشار
    İşi ciddiye almıyorlarmış gibi görünebilir, ama gerçekten ciddi bir şekilde yaptılar, çünkü hayatlarının sonuna kadar radyoaktivite ile yaşamak zorunda kalacaklar. TED يبدو أنهم لم يأخذوا العمل على محمل الجد ولكنهم بالفعل قاموا بذلك لأنه سيتوجب عليهم العيش مع النشاط الإشعاعي طوال حياتهم.
    Devamlı "Küçük ev" dizisinin gösterildiği bir TV ile yaşamak gibi ama daha çok kazak var. Open Subtitles إنه مثل العيش مع تلفاز. الذي يعرض دائماً "بيت صغير على المرج". عدا أنه مع سترات اكثر.
    Natasha ile yaşamak çok zordu. Open Subtitles وقد كان العيش مع ناتشا صعباَ للغاية
    Natasha ile yaşamak çok zordu. Open Subtitles وقد كان العيش مع ناتشا صعباَ للغاية
    Asıl zor olan sonuçları ile yaşamak. Open Subtitles ولكّن العيش مع النتائج هو الجزء الصعب
    Meghan ile yaşamak o kadar da kötü olmayacak. Beraber kat danışmanlığı yapacağız. Open Subtitles إنه لن يكون سيئاً مع ذلك, العيش مع (ميغان) مجدداً, ان نكون مستشارتين مقيمتين شريكتين.
    Sadece çözülmemiş bir şey ile yaşamak nasıldır, biliyorum. Open Subtitles أعرف ما معنى العيش مع أمر غير منتهٍ... هذا كل شيء. -تهانيّ...
    "Bu sır ile yaşamak çok acı verici." Open Subtitles العيش مع ذلك السر مؤلم جدا
    Leonard ile yaşamak istemiyor bu yüzden buraya dönmesi lazım. Open Subtitles ،)هى لا تريد العيش مع (ليونارد لذا يجب ان يعود الى هنا مجددا
    Leonard ile yaşamak istemiyorsun işte. Open Subtitles لا تريدى العيش مع (ليونارد)، انت تعلمى ذلك
    Nasıl kendisi ile yaşamak? Open Subtitles كيف يمكنه العيش مع نفسه؟
    Bu hata ile yaşamak zorundayım. Open Subtitles علي العيش مع هذا الخطأ
    Chandler, Monica ile yaşamak istiyorsun, öyle değil mi? Open Subtitles الآن , (تشاندلر) , تريد السكن مع (مونيكا) , صحيح ؟
    Belki geri dönmek ve aile üyeleri ile yaşamak zorunda -- bu her zaman iyi bir şey değildir. Ama bu güvercinleri bir şekilde tekrar bir araya getiriyor. TED . ربما كان عليها العودة والعيش مع أفراد الأسرة – – وهو الأمر الذي لا يعتبر دائما جيد. لكنه أمر يجمع الحمام معا مرة أخرى.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more