Halkla ilişkiler? Halkla ilişkilerde çalışmak istediğimi de nerden çıkardın? | Open Subtitles | علاقات عامة، مالذي يجعلكِ تعتقدين أنني سأقبل العمل لديهم ؟ |
Bu bizden farklı insanlarla yaptığımız ilişkilerde ortaya çıkan empati ve merhamettir. | TED | تعلمون، إنه التعاطف والرحمة التي تأتي من امتلاك علاقات مع أشخاص مختلفين عنكم. |
İlişkilerde yaşanan kavgaların, Madison Square Garden'dakilerden farkı hakem olmamasıdır. | Open Subtitles | أسوأ شئ بالشجار في العلاقات هو أنه لا يوجد حكم |
Bence ilişkilerde dürüst olman gereken ve kendine saklaman gereken şeyler vardır. | Open Subtitles | كما تعرفين، أعتقد أ، هناك أشياء في العلاقات يكون المرء صادقاً حولها |
Daha doğrusu, kadınların ilişkilerde erkeklerin onları nasıl hayal kırıklığına uğrattığını düşündüklerini. | Open Subtitles | ام لأكون اكثر تحديداً, كيف يشعرون النساء بأن الرجال يحبطونهم بالعلاقات |
Ben ilişki arayan biri değilim çünkü ilişkilerde iyi değilim. | Open Subtitles | أنا لا أبحث عن علاقة لأنني في علاقة ما الآن |
Romantik ilişkilerde bile burçlara bakarız. | TED | حتى اننا نستشير الابراج عند الدخول في العلاقة العاطفية. |
Biliyorsun Kit çünkü sen sonunda erkekle bir kereden fazla yatmanın ilişkilerde uzmanlaştırmayacağına kendini inandırdın. | Open Subtitles | أتعلمين ، كيت كونك أخيرا أقنعت شاب أن ينام معك أكثر من مرة لا يجعلك خبيرة علاقات |
Uzak mesafeli ilişkilerde hiçbir zaman iyi olmadım. | Open Subtitles | لم أكن أبداً بارعة في علاقات المسافات الطويلة |
Ne yazık ki eski hayatım hakkında konuşmam, platonik olmayan ilişkilerde yer almam, umumi yerlerde ibadet etmem ve Subway dışında her yerde bulunabilecek taze, sağlıklı olmayan yiyecekleri yememe izin verilmiyor. | Open Subtitles | للأسف لا يسمح لي بمناقشة حياتي السابقه أو الدخول في أي علاقات غير أفلاطونية ممارسة أي شعائر دينية علناً |
Borderline kişilik bozukluğu onu bazı ilişkilerde kıymetli yapabiliyor ki bunun için anne ve babasına teşekkür etmeliyiz ... | Open Subtitles | اضطراب الشخصية الحدية عنده يجعله يبالغ في تقدير علاقات معينة.. والشكر لأمه وأبيه على ذلك.. |
Romantik ilişkilerde sizi sinirlendiren birşey çizmek zorundaydınız. | Open Subtitles | كنت من المفترض أن أكتب شيئا واحدا في علاقات عاطفية بك الذي يجعلك غاضبا. |
Daha önce mutlu sonla biten ilişkilerde çalışmayı düşündün mü? | Open Subtitles | هل سبق وفكّرتِ بالعمل على جعل العلاقات ذات نهاية سعيدة؟ |
Çünkü şüphe çok zor bir polis işi, ilişkilerde hiç iyi değildir. | Open Subtitles | لأن الشك ميزة عظيمة في عمل الشرطة ولكنه بشع في العلاقات الشخصية |
Bilirsin, beni ilgilendirmez ama, sır tutmak pek de iyi sayılmaz böyle ilişkilerde. | Open Subtitles | أنتي تعلمين هذا ليس من شأني ولكن الاحتفاظ بالاسرار ليس جيدا في العلاقات |
Bu yeni ilişkilerde de belirli bir sınır yok. | TED | وهذه العلاقات الجديدة بها بعض الحدود الغامضة. |
Ben halkla ilişkilerde çalışıyorum. Bağış toplamanıza yardım edebilirim diye düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أعمل بالعلاقات العامة و يمكنني تنظيم حفل خيري |
Bazen işte ve ilişkilerde baba oyununu oynamak zordur. | Open Subtitles | من الصعب احياناً ان تكون والداً يعمل وجيد بالعلاقات ايضاً |
Yakın ilişkilerde insanlar genellikle "özel" olmak ister. | Open Subtitles | أتعرفن، إنّه مِن النادر جداً ألاّ تشعر بالملكيّة عندما يتعلق الأمر بالعلاقات الحميمة. |
Uzun zamanlı ilişkilerde, bu hiç utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أنني كنت في علاقة طويلة المدى لا عيبٌ في ذلك |
İşin özü, birebir ilişkilerde yapılması gereken de bu. | TED | وبالتالي فالقيام بذلك في علاقة شخصية أمر. |
Bu tip ilişkilerde, bu soruyu kadınların sormaması gerekiyor ama dayanamıyorum. | Open Subtitles | آعْرفُ في علاقة مثل علاقتنا الفتيات لَيسَ مُفتَرَضَ ان يبدأوا بالسُؤال. لكني لا استطيعُ المُسَاعَدَه. |
En güvenli zenginlik, ilişkilerde bulunur. | TED | الثروة الأكثر قوة وفعالية قد وُجدت في العلاقة بين البشر. |