Hız kültürüyle öyle bir marine olmuş vaziyetteyiz ki neredeyse bunun, hayatımızın her alanındaki maliyetini farketmekte başarısız oluyoruz. Sağlığımız, beslenmemiz, işimiz ilişkilerimiz, çevre ve toplumumuz üzerindeki maliyet. | TED | فنحن منغمسين في ثقافة السرعة لدرجة إننا نكاد أن نغفل ضربيتها على كل جانب من حياتنا على صحتنا ، وطعامنا ، وعملنا ، و علاقاتنا ، والبيئة ، ومجتمعنا. |
Eski ilişkilerimiz bizim bir parçamızdır. | Open Subtitles | علاقاتنا الماضية هي جزء مما نحن عليه اليوم |
Bence borsa yükselecek, herkes mutlu olacak, ekonomi seviye atlayacak, uluslararası ilişkilerimiz çok daha istikrarlı hale gelecek. | Open Subtitles | وأعتقد أن بورصة الأسهم سترتفع وسيصبح الجميع سعداء والاقتصاد سيستقر كذلك ستصبح علاقاتنا الدولية أكثر استقراراً |
Yada ekosistemle olan ilişkilerimiz gibi. sürekli kendimizi gezegen üzerinde nasıl dağıttığımıza ilişkin dengeyi değiştiririz. | TED | ومثل علاقاتنا بالمنظومة البيئية نحن دائماَ نبحث عن التوازن البيئي في كيفية تقسيم أنفسنا عبر الكوكب . |
Ama belki yeni bir başlangıç yaparsak, sonraki ilişkilerimiz geçmişimizden izler taşımaz. | Open Subtitles | ... لكن ربما، اذا انطلقنا من الصفر ربما الماضي لن يكون في علاقاتنا المستقبلية |
Arkadaşlıklarımız, ilişkilerimiz gayet yolunda. | Open Subtitles | صداقتنا علاقاتنا انها على مايرام |
Biz ilişkilerimiz hakkında konuşuyor olmalıyız. | Open Subtitles | من المفترض أن نتحدث عن علاقاتنا. |
Şimdi eğer ilişkilerimiz için geçerli bir odak noktası uygunsa boks yapabiliriz, burada terlemeye ihtiyacımız yok mu? | Open Subtitles | والآن... لو طبقنا على علاقاتنا جزءاً من الإهتمام الذي نوليه للملاكمة... فلم نكن لنحتاج للتعرق هنا الآن، أليس كذلك؟ |
Umutlarımız, amaçlarımız, hatta ilişkilerimiz solup, ölür." | Open Subtitles | "الأمال والأهداف وحتى علاقاتنا ستذبل وتموت." |
Sovyetler Birliği ve bütün komşularımız da dahil, bütün ülkelerle ilişkilerimiz dünya çapında barış olacaktır, ve devrim hükümetimize politik ve ekonomik alanda yaptıkları yardımın miktarına bağlı olacaktır. | Open Subtitles | علاقاتنا مع جميع الدول، بما في ذلك الاتحاد السوفيتي ودول الجوار وبقية العالم ستقوم على السلام وستعتمد على مدى مساعدتهم لحكومتنا الوليدة |
Pryceshire ile ilişkilerimiz giderek gerildi. | Open Subtitles | علاقاتنا مع "Pryceshire" أصبحت متوترة على نحو متزايد. |
''Gelecekteki Sen.'' Gelecek ''sen'' lerden oluşuyor, karşılaşmalardan oluşuyor çünkü hayat diğerleriyle ilişkilerimiz doğrultusunda akıyor. | TED | "The Future You:" فالمستقبل يُصنع منكم، إنّه مصنوعٌ من (المواجهين)، لأن حياتنا تجري من خلال علاقاتنا مع الآخرين. |
Halkla ilişkilerimiz büyük darbe alır. | Open Subtitles | علاقاتنا العامة ستتحول لكارثة |
Burma ile ilişkilerimiz pek iyi değil. | Open Subtitles | علاقاتنا بـ"بارما" ليست بالجيدة |
Diğer ilişkilerimiz, idare ederler. | Open Subtitles | علاقاتنا الاخرى هي جيدة |
Bu adam duygularımızla oynayıp kişisel ilişkilerimiz konusunda kendimizi kötü hissetmemize yol açıyor. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} يتلاعب هذا الرجل بمشاعرنا، ويجعلنا نشعر بالسوء حيال علاقاتنا الشخصية. |
İlişkilerimiz kuvvetli. | Open Subtitles | علاقاتنا وطيدة . |