"imkansız olduğunu" - Translation from Turkish to Arabic

    • أن هذا مستحيل
        
    • أنه من المستحيل
        
    • أنه مستحيل
        
    • انه مستحيل
        
    • هذا أمر مستحيل
        
    • عندي واحده لك
        
    • أن من المستحيل
        
    • مستحيلاً
        
    • أن ذلك مستحيل
        
    • ان هذا مستحيل
        
    • انه من المستحيل
        
    Bunu yapmak istemişti çünkü herkes bunun imkansız olduğunu düşünüyordu. Open Subtitles أنه يريد فعل هذا لأن الكل اعتقد أن هذا مستحيل
    Ancak ev ahalisinden bazıları gelip bunun imkansız olduğunu söyledi. Open Subtitles جاءنا بعض المشرفين على النزل وقالوا أن هذا مستحيل
    Hatta bir çoğu AIDS için bir aşı yapmanın imkansız olduğunu düşündü, ama bugün yeni bilgiler tam tersini söylüyor. TED الكثيرون إعتقدوا أنه من المستحيل صنع لقاح للإيدز, و لكن اليوم, الأدلة تخبرنا بالعكس.
    Kıçını sallamadan dişini fırçalamanın imkansız olduğunu farkettin mi hiç? Open Subtitles أكنت تعلمين أنه من المستحيل أن تنظفي أسنانكِ دون أن تهزي مؤخرتكِ؟
    Ne? Her zaman bundan ben söz ederdim, imkansız olduğunu söylerdin. Open Subtitles ماذا ، كل مرة اشير لك عن هذا تقول أنه مستحيل
    İyi deneme. Ama her doktor bunun imkansız olduğunu söyleyecektir. Open Subtitles محاولة جيدة ، ولكن كل دكتور سيقول لك انه مستحيل
    İmkansız olduğunu düşünüyorsan, zaten vuramazsın. Open Subtitles إذا كنت تظن أن هذا مستحيل فلن تصل إليها أبداً
    Ve ben de sana bunun imkansız olduğunu söylüyorum. Eğer bu mümkün olsa bile bunun kendi bahçende cehennem olmasından farkı yok. Open Subtitles وأنا اقول لك أن هذا مستحيل ولو حدث فعلاً فيبدو أن أحداً أرسله
    Bunun aslında fizyolojik açıdan imkansız olduğunu söyleyebilirim. Open Subtitles أود أن أقول و بحد كبير أن هذا مستحيل من الناحية الفسيولوجية
    NASA'daki herkes, herhangi birisinin belli etmeden böyle bir hasarı verebilmesinin imkansız olduğunu söyleyecektir. Open Subtitles اذا كان أي أحد من ناسا سينظر الى تلك التحليلات سيقول أنه من المستحيل لأي شخص أن يقوم بمثل هذه الأعمال من غير كشفه ؟
    - Osmond'a İngiltere'ye gitmemin... - ...imkansız olduğunu söylüyor. Open Subtitles أوزموند تقول أنه من المستحيل أنني يجب أن أذهب إلى إنكلترا.
    Suikasta uğrayacağı zaman, bunu gerçekleştirecekler onu öldürmenin neredeyse imkansız olduğunu gördüler. Open Subtitles وعندما همّ المتآمرين لقتله أكتشفوا أنه من المستحيل أن يفعلو ذلك
    İşte size Öklit'in paralel postülatını hiç duymamış iki yaratık -- postülata karşı gelmenin imkansız olduğunu bilmiyorlardı, sadece karşı geliyorlardı. TED هنا مخلوقان لم يسمعوا قط بمسلمات اقليدس الموازية لم يعرفوا أنه مستحيل إنتهاكها، وهم ببساطة يحققانها.
    bunun imkansız olduğunu söylemediğini belirtmek istiyorum. TED الحالي والجديد لشعبة الإحصاءات في الأمم المتحدة لا يقول أنه مستحيل
    Herkes o kadar uzağa yüzmenin imkansız olduğunu, kesinlikle ölmüş olman gerektiğini söylüyor. Hayır, ufaklık. Ben bir canavar değilim. Open Subtitles كل شخص يقول انه مستحيل ان تقطع تلك المسافة سباحةً دون ان تموت انا لست وحش البحر ولا فقمةً
    Sınırlarımızı aştıktan sonra normale dönmenin imkânsız olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles ... حتى نعود إلى طبيعتنا بعد أن نتعدى حدودنا هذا أمر مستحيل ...
    İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu biliyor muydun? Open Subtitles حسناً ، عندي واحده لك
    Oğlunuz bunun imkânsız olduğunu söylemişti. Open Subtitles قال ابنك أن من المستحيل تماما.
    Kurşun organlarımı parçalamış. Hamile kalabilmemin neredeyse imkansız olduğunu söylediler. Open Subtitles مزقت الطلقة أحشائي قالوا أنه سيكون مستحيلاً تقريباً أن أنجب
    onları faydalı işlerde kullanmak için eğitmemiz gerektiğini söyledim. O da bunun imkânsız olduğunu söyledi. TED تعرفون، ربما ينبغي علينا فقط تدريبهم ليفعلوا شيئاً مفيداً. وقال لي أن ذلك مستحيل.
    Ben, sizin için mükemmel olacak demek ... ama şimdi bu imkansız olduğunu söylüyorlar ... Open Subtitles كنت اريد ان أكون مثالية من اجلك ولكنه يبدو ان هذا مستحيل
    Sağır ve duyabilen insanların birlikte olmasının imkânsız olduğunu düşünmüyorum. Open Subtitles انا لا اعتقد انه من المستحيل ان يكون الصم و الاشخاص الذين يسمعون معا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more