| İnanılmaz bir şey bu, harikayız! | Open Subtitles | بإستمرار. هذا أمر لا يصدق ، حقأ كُنتَ كذلك. |
| - İnanılmaz bir şey. - Umarım Michael iyidir. | Open Subtitles | إنه أمر لا يصدق أنا اتمنى ان يكون مايكل بخير |
| Kim- İnanılmaz bir şey, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا لا يصدق صح أنتي حتى لا تَستطيعي أن تصدقي كم |
| Ancak HeForShe'yi başlattığımızda inanılmaz bir şey oldu. | TED | ولكن حدث شيء مدهش عند إطلاق مبادرة "هو من أجلها هي". |
| Ve herkes bir arı kovanı açmalı, çünkü bu muhteşem ve inanılmaz bir şey. | TED | ويجب على الجميع فتح خلية نحل ، لأن هذا أكثر من المدهش ، شيء لا يصدق. |
| İnanamıyorum. İnanılmaz bir şey. Ben... | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق هذا مُذهل هانا |
| İnanılmaz bir şey olurdu. | Open Subtitles | سيكون هذا لا يُصدق |
| İnanılmaz bir şey bu. | Open Subtitles | تبا ، يا رجل ، هذا أمر لا يصدق |
| Hala motosiklete binmek istemesi gerçekten inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | ،إنه يريد ان يركب هذا أمر لا يصدق تماما |
| Bir kere tutarken görmüştüm, inanılmaz bir şey. Ron, hadi gel! | Open Subtitles | لقد رأيته يفعل هذا , أنه أمر لا يصدق |
| İnanılmaz bir şey. Bugünün büyük gün olacağını biliyordum. | Open Subtitles | هذا لا يصدق لقد عرفت أن اليوم سيكون عظيما |
| İnanılmaz bir şey. Bugünün büyük gün olacağını biliyordum. | Open Subtitles | هذا لا يصدق لقد عرفت أن اليوم سيكون عظيما |
| Bu eser sonuçta 2012 yılında Sundance'e gitti, oldukça inanılmaz bir şey ve bu esasen ilk sanal gerçeklik filmiydi. | TED | انتهى الأمر بوصول هذه القطعة إلى سندانس في العام 2012، شيء مدهش نوعًا ما، وقد كانت أساسًا أول فيلم واقع افتراضي على الإطلاق. |
| Bunları bir araya getirince, sihirli bir şeyler oldu, gerçekten inanılmaz bir şey oldu, birden bütün dünyanın söylediği bir nakarat ortaya çıktı. | TED | وعندما تجمعهم معا, يحدث شيء سحري, شيء لا يصدق أبدا يحدث, فجأة أحصل على جوقة غنائية من حول العالم. |
| İnanılmaz bir şey bu. | Open Subtitles | شكرا لك هذا مُذهل حقّا |
| İnanılmaz bir şey. | Open Subtitles | هذا لا يُصدق |
| Bir yaşam vermek inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | هو مدهشُ لخَلْق الحياةِ. |
| İnanılmaz bir şey. Ben asla ikinizi beraber düşünemezdim. | Open Subtitles | لا يُصدّق لم أكن لأتخيّلكما معاً إطلاقاً |
| İnanılmaz bir şey. | Open Subtitles | أعني , إنه لأمر مدهش. |
| İnanılmaz bir şey; çünkü ona rastgeldiğimde gözlerime inanamadım. | TED | انه أمر مذهل ، لأنني لم أستطع أن أصدق عيني. حيث صادفته مرة. |
| Az önce sağır avukatın ofisinde inanılmaz bir şey oldu. | Open Subtitles | كنت للتو بمكتب محاميتي الصماء وحدث شيء لا يُصدق - تستطيع أن تسمع الآن؟ |
| Keyfi yerindeydi, inanılmaz bir şey keşfedip sevincine hâkim olamayan biri edasıyla sürekli gülüyordu. | Open Subtitles | كان نشيطاً، لقد ضحك بشكل هستيري كشخص على وشك أن يكتشف شيء مذهل لا يستطيع أن يخفي فرحه |
| Bu kadar inanılmaz bir şey gördükten sonra? | Open Subtitles | بعد رؤية شيئ مذهل كهذا؟ |
| İnanılmaz bir şey oldu dün gece. | Open Subtitles | حسنا , شئ لا يصدق حدث الليلة الماضية |
| Ona her şeyi anlattık ve bitirdiğimiz zaman inanılmaz bir şey oldu. | Open Subtitles | لذا شرحنا له كل شئ وعندما أنتهينا حدث شئ مذهل |