Ne de olsa insan inancının kuvvetini test etmeden bilemez. | Open Subtitles | و على أية حال، لا يمكنك معرفة مدى قوة إيمانك مالم تختبره |
Yeteneğime samimi inancının anlamı oldukça önemli. | Open Subtitles | إيمانك الشديد بهبتي يُعني لي الكثير المرأة التي تحبها، التي تعمل معها المخيفة ذو الشعر الأسود |
Ama artık inancının buradaki doktorun yardımıyla geri geldiğini seni iyileştireceğine güvendiğini görüyorum ve o inancı tekrar kaybettin. | Open Subtitles | ولكني رأيت أن إيمانك قد عاد وأنك وثقت بالأطباء هنا وأنهم سيعالجون ويجعلونك بحال أفضل |
Söz konusu kişi bunu, senin dürüstlüğüne ve madenin başarılı olacağına olan inancının bir işareti olarak görüyor. | Open Subtitles | الشخص المعني يعتبرها دلالة إيمان بإمكانياتك و نزاهتك. |
Benim sana inancım yüksek ama babamın sana olan inancının yanında hiç sayılır. | Open Subtitles | إيماني بك كبير لكن إيماني نقطة مياه ببحر إيمان أبي بك |
Kitabıyla çok gurur duyuyor olmalısın, bütün inancının ödüllendirildiğini görmek. | Open Subtitles | اللعنة، تعرفون كم أنّي أحب الأكل كثيرًا. يجب أن تكون فخورًا جدًا بالكتاب، وترى كم كوفئ إيمانك بهِ. |
Unutma, inancının gelişimine tanık oldum. | Open Subtitles | لا تنسى ، فقد كنت الشاهد على نمو إيمانك |
Korkun, inancının önüne geçmiş gibi sanki. | Open Subtitles | يبدو ان خوفك على وشك أن يهزم إيمانك |
İnancının sana, sevgini ve merhametini gösterme şansı verdiğine inanıyorum. | Open Subtitles | وأن إيمانك جعلك تظهر محبه وتعاطف |
İnancının neden sarsıldığını anlayabiliyorum. | Open Subtitles | يُمكنني أن أفهم سبب تزعزُع إيمانك. |
"Bu benim doğamda var." Gerard'ın doğasını küçümsersen insanlığa olan inancının bir önemi kalmaz. | Open Subtitles | إيمانك بطبيعة البشر لن يهم "فى حالة إستهانتك بطبيعة "جيرارد |
İnancının boş yere olduğu gerçeğini göremeyecek kadar kör etmiş seni. | Open Subtitles | عن حقيقة أن إيمانك مجرد عكاز تستند عليه |
Fakat inancının olmaması konusunda sana yardım edemem. | Open Subtitles | ولكن لا أستطيع مساعدتك في إيمانك |
- Çünkü o zaman kitaplarının veya lanet teleskopunun ya da inancının arkasına sığınamazsın. | Open Subtitles | -لأنكِ لولاه لما أختبئتي خلف كتبكِ... أو منظارك أو إيمانك... |
Ve inancının gücüne. | Open Subtitles | ويجب أن نصلح قوة إيمانك |
İnancının sana müdahale etmesine izin verdin. | Open Subtitles | أنت جعلت إيمانك يتدخل |
İnancının meselesi. | Open Subtitles | قضية إيمانك. |
Krala inancının bu kadar az olması ne kadar da şaşırtıcı. | Open Subtitles | انا مندهش أن لديك إيمان ضعيف بالملك |
Bu, Elena'nın inancının bir parçası. O da bunu isterdi. | Open Subtitles | (هذا جزء من إيمان (إيلينا انه ما كانت لتريده |
Goto'da geçirdiğim altı gün ve Kichijiro'nun inancının yenilenmesi bana hayatımın kıymetini dünyanın sonunda yer alan bu ülkedeki insanlara gerçekten faydalı olabileceğimi hissettirdi. | Open Subtitles | تلك الأيام الست في (جوتو) وتجديد إيمان (كيتشيجيرو) جعلني أشعر أن لحياتي قيمة. |
Jose'nin inancının. | Open Subtitles | إيمان جوزيه |