Bir parça merhameti hak etmezler. O insanın hayatını yaşamamışsındır. | Open Subtitles | انهم لا يستحقون ذرة رحمة انتم لا تعيشون حياة الناس |
O bok öylesine fena ki çoğu insanın hayatını karartıyor. | Open Subtitles | تلك القذارة مضرّة، تدمّر حياة الناس أوتدري؟ |
Ve bir insanın hayatını kısmi göruntuleri fikri çok hoşuma gidiyor, | TED | و لقد أحببت حقا فكرة اللمحات الجزئية من حياة شخص ما، |
Silah çevirerek bir insanın hayatını kurtarmazdım. | Open Subtitles | إدارة المسدس لم تنقذ حياة رجل أبداً |
Ve sonra bir gün, biz başaracağız ve bir insanın hayatını kurtaracağız. | Open Subtitles | وبعدها، يوما ما، سننجح، وسننقذ حياة إنسان. |
Hanımefendi, siz, ülkesinde yeri doldurulamaz bir insanın hayatını kurtardınız. | Open Subtitles | سيدتى ، لقد أنقذتى حياة الرجل الذى لا يوجد مثله فى بلادنا |
Ne çeşit bir operasyon yüzlerce-binlerce insanın hayatını tehlikeye atar? | Open Subtitles | ما نوع العملية التي تضع مئاتاً بل اَلافاً من الأرواح في خطر؟ |
Seni öldüreceğim ve ölene kadar yaşayacağım ve en az öldürdüğün kadar insanın hayatını kurtaracağım. | Open Subtitles | و بعدها سأبقى طوال حياتي، انقذ حياة الناس كما كنت أنت تقتلهم |
Çünkü sen de biliyorsun ki, birçok insanın hayatını mahvetti ve hak ettiğini buldu! | Open Subtitles | لأنك عرفت أنه دمر الكثير من حياة الناس, ونال حقه! |
Pek çok kör insanın hayatını kurtardı. | Open Subtitles | وهو أنقذ حياة الناس العميان الكثير منهم |
Her gün bir insanın hayatını kurtarma şansını yakalayamayabiliriz, ama her gün bize bir insanı etkileme fırsatı verir. | TED | لن تملك الفرصة لذلك كل يوم .. لن تملك فرصة انقاذ حياة شخص ما كل يوم .. ولكنك كل يوم تملك فرصة التأثير بحياة شخص ما .. |
Objektif ve adil olduğumuzu düşünsek de masum bir insanın hayatını yerle bir edebiliriz. | TED | يمكننا الظن أننا موضوعيون ومحايدون و مع كل هذا ندمر حياة شخص بريء. |
Çinliler bir insanın hayatını bir kere kurtarınca hayatınız boyunca ondan sorumlu olursunuz derler. | Open Subtitles | الصينين يقولون عندما تنقذ حياة شخص فأنت مسئول عنها إلى الأبد لذا أنا ملتزم بذلك |
9 saatimiz var bir insanın hayatını kurtarmak için 9 saatimiz var. | Open Subtitles | ولدينا 9 ساعات 9 ساعات لننقذ حياة رجل |
Yada en önemlisi, bir iyi insanın hayatını daha kurtardık. | Open Subtitles | أو اهم من ذلك لقد انقذنا حياة رجل صالح |
Söyleyeceklerinle bir insanın hayatını mahvedebilirsin. | Open Subtitles | أن ما ستقول، ربما يقضى على حياة إنسان |
Bir insanın hayatını alan öfke, kaza veya delilik değildi. | Open Subtitles | انه لم تكن غضب او حادث او جنون . الذي اخذ حياة الرجل |
Binlerce masum insanın hayatını kurtarmak için, yeni bir terörist saldırıya izin vermemek için, başka şansımız yoktu. | Open Subtitles | لحماية المئات وإن لم يكن الاَلاف من الأرواح البريئة والذين لم يكن ليتسنى لهم فرصة... لو تركنا تلك الهجمات أن تحدث |
Eğer bizim çabuk ve kararlı bir saldırıyla zafer ulaşmamızı sağlamak yolunda yardım ederseniz, yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmış olacaksınız. | Open Subtitles | إن كنت ستمدنا بوسائل تضمن النصر المُحقَق من المحتمل، أن تستطيع حماية مئات الآلاف من الحيوات |
Eğer kâğıtları imzalarsa sadece kendi hayatını mahvetmeyecek bu şirkette çalışan binlerce insanın hayatını da mahvedecek. | Open Subtitles | إذا وقّع تلك الورقة، فلن يقوم بتدّمير حياته الخاصّة فقط بل حياة الآلاف ممَن يعتمدون على تلك الشركة لكسب قوتهم |
Bu insanın hayatını değiştirir. | Open Subtitles | ذلكَ فعل كبير. |
- Hanımın, insanın hayatını alt üst edecek bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | -السيدة تعيد توريط نفسها بعادة تحويل حياة الشخص رأساً على عقب |
- Bir insanın hayatını şansa mı bırakacaksın? | Open Subtitles | تترك حياة انسان للحظ؟ |
Amerikan basını nerdeyse iki insanın hayatını mahvetti buna rağmen peşimizi bırakmıyorlar. | Open Subtitles | الصحافة الأمريكية تقريباً دمرت حياة شخصين ومع ذلك، فإنهم يستمرون بملاحقتنا بالخارج |
İnsan hayatını her şeyin üzerinde tutarız. Her bir insanın hayatını. | Open Subtitles | نحن نقدّر الحياة فوق كلّ شيءٍ آخر حياة كلّ فرد |