Sevdiğimiz bir şeyi yapıyoruz insanların hayatını etkiliyoruz ve bunun için para alıyoruz. | Open Subtitles | إنّنا نقوم بشيء نحبّه ،إنّنا نؤثّر في حياة الناس وعلينا نيل مقابل ذلك |
Ne yani, ününü incitmeyi göze almaktansa insanların hayatını tehlikeye atmayı mı yeğliyorsun? | Open Subtitles | اذا انت على استعداد لوضع حياة الناس في خطر من ان تخاطر بسمعتك؟ |
Biz donanıma yoğunlaşıyorduk, çünkü insanların hayatını somut, maddi yönlerden değiştiren donanımdır. | TED | نحن نركز على الأجهزة لأنه من الأجهزة التي يمكن أن تغير حياة الناس في مثل هذه السبل المادية الملموسة. |
Adamı vurmama bakarsak sanırım cevabım insanların hayatını kurtarmak olur. | Open Subtitles | بما أنّي أصبت المعتدي بطلقة، فسأقول لأجل إنقاذ أرواح الناس. |
Fakat sevdiğim insanların hayatını almasına... izin veremem. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أدعه ينتزع حيوات الناس الذي أحبهم |
Uyarı insanların hayatını kurtarmanın tek yolu değil. | Open Subtitles | التحذير ليس الطريق الوحيد لإنقاذ حياة الناس أهناك شيء آخر يمكن أن نفعله؟ |
- İnsanların hayatını kurtarıyorum. Sulandırmadan içerlerse mutlaka ölürler. | Open Subtitles | أنا أنقذ حياة الناس بفعلي هذا, الشراب الصافي يمكن أن يهيّج جلد الحذاء فما بالك بالبشر |
Çocuklar, hepinizi fahri doktor yapıyorum. Bu insanların hayatını kurtarmamız için yardım edebilirsiniz. | Open Subtitles | يا أولاد، عيّنتكم جميعاً أطبّاء فخريين يمكنكم مساعدتنا على إنقاذ حياة الناس |
İnsanların hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | هو بشكل متهوّر حياة الناس المعرّض للخطر. |
İnsanların hayatını cehenneme çevirmenin yüzlerce yolu var. | Open Subtitles | هناك عدة طرق مختلفـة لجعل حياة الناس جحيماً |
Yoğun romantik karışıklıklar olmayacaktı. Onlar sadece insanların hayatını dengesizleştirir. | Open Subtitles | لا للتشابكات الرومانسية الإنفعالية إلا أنها تجعل حياة الناس غير مستقرة |
Asla ülkemize ihanet etmem ya da insanların hayatını tehlikeye atmam. | Open Subtitles | أنا لن أخون بلدي وأعرض حياة الناس للخطر أبداً |
Oh, yani beyaz yakalı suçlular insanların hayatını karartıp birikimlerini çalabilirler ve bu senin için sorun değil. | Open Subtitles | إذاً، المجرمون ذوي الياقات البيضاء يمكنهم تدمير حياة الناس ويسرقون رواتب تقاعدهم ولا يشكّل ذلك لك أيّة أهميّة؟ |
İnsanların hayatını değiştiriyorum. Onları zengin ediyorum. | Open Subtitles | أنا لدي عمل حقيقي أيضاً , أنا أغير حياة الناس , أنا أجعلهم أغنياء |
Hayaletlerle konuşmak ya da her neyse ve insanların hayatını daha iyi hale getirmek senin her zaman yaptığın şey. | Open Subtitles | هذا ما كنت تفعلينه دائما تتحدثى إلى الأرواح أيا كان وتصبح حياة الناس على نحو أفضل |
Demek istediğim , senden istediğimiz insanların hayatını değiştirecek birkaç saat harcaman. | Open Subtitles | ما نطلبه هو أن نعوّضك مالياً مقابل بضع ساعات من وقتك هذا سيساعد على إحداث تغيير في حياة الناس |
Toby, iş yapmamız gerek: İnsanların hayatını kurtarmak! Ne yaptığımızı anlıyor musun? | Open Subtitles | توبي، لدينا وظيفة تقوم بها، إنقاذ حياة الناس |
Sen bir sihirbazsın! İnsanların hayatını değiştiriyorsun. Kesinlikle benimkini de değiştirdin. | Open Subtitles | أنت ساحر تغيِّر حياة الناس كما غيَّرتَ حياتي |
Burada silahla ne işin vardı? Adamı vurmama bakarsak sanırım cevabım insanların hayatını kurtarmak olur. | Open Subtitles | بما أنّي أصبت المعتدي بطلقة، فسأقول لأجل إنقاذ أرواح الناس. |
Tüm gün boyunca bu şekilde insanların hayatını izlemek tuhaf olmalı. | Open Subtitles | لابد أنَّ ذلك غريب مشاهدة حيوات الناس هكذا طوال اليوم. |
Kendi zevkin için başka insanların hayatını alt üst ediyorsun ve sonra onları eski haline getirerek eğleniyorsun. | Open Subtitles | تدمرين حياة الآخرين لتسلية نفسكِ ثمّ تستمتعين أيضاً بإصلاح ما أفسدته |
İnsanların hayatını etkilemek istiyorum, olumlu bir şekilde. Ve bunu yapabileceğime inanıyorum. | Open Subtitles | اريد ان اؤثر على حياة الأشخاص بطريقة ايجابية انا اعلم انه يمكننى فعل ذلك |
Ve heyet sende delüzyon olduğuna emirlere karşı çıkıp, insanların hayatını tehlikeye attığına karar verecek. | Open Subtitles | و المجلس سوف يكتشف أنك كنتٍ تتعرضين للأوهام و أنكِ عصيتِ الأوامر و أنكِ عرضتٍ حياة أشخاص للخطر |
Kurtulması imkansız insanların hayatını kurtardın, belki kimse bunu yapabileceğini söyleyemezken, sen bunu yaptın. | Open Subtitles | انت تنقذ حياة اشخاص الذين لا امل لهم للحياة, ولا يوجد احد في هذا العالم يستطيع قول ذلك, لكن انت تستطيع. |