| Tatlım, mesele o değil. Bu intikamla ilgili. | Open Subtitles | عزيزتي , انه ليس عن حالتك هذه هذا عن الانتقام |
| Affedilemeyen bir şey demek olabilir, ki neden olarak intikamla tutarlı. | Open Subtitles | يمكن ان يعنى شيئا لم يتم غفرانه مما يناسب كون الانتقام الدافع |
| Derler ki, kalbi intikamla dolu olan bir adam iki mezar kazmalıymış: | Open Subtitles | يُقال ان رجلاً يملئ قلبه الإنتقام من المفترض أن يُحفر له قبران |
| Eğer bu intikamla ilgili ise, Hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | إذا كان هذا بدافع الإنتقام أنت لن تذهب لأي مكان |
| Gidecek hiçbir yerim yoktu ve kalbim intikamla kararmıştı. | Open Subtitles | علّي أن أمضي الآن وقلبي محقونٌ بالإنتقام |
| Kurtuluş ihtiyacı şiddetli ve şehvani bir intikamla infilak etti. | Open Subtitles | حاجتها للتحرر انفجرت بالعنف و بالانتقام الشهواني حتى أخذها عامل المتجر إلى حافة النسيان |
| Küçücük bir intikamla tatmin olacak bir adam değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع السماح لنفسي أن تشعر بالرضا عن طريق فعل صغير من الأنتقام |
| Eski bir intikamla ilgili... | Open Subtitles | إنه مجرد ثأر قديم ببساطةٍ |
| Sen bunu Mel Gibson'un bir filmi olarak biliyor olablirsin,... ama aslında intikamla aynı anlama geliyor. | Open Subtitles | يمكن أن تعلم بأنه كان فيلما جيدا لميل جيبسون ولكنه اسم آخر للانتقام |
| Connecticut'tan intikamla ilgili her şeyi öğrenip acısını çıkaracağım! | Open Subtitles | سأتعلم كل ما تستطيع كونتيكت تعليمي اياه عن الانتقام و سأجعلك تدفعين الثمن |
| Ama intikamla yanıp tutuşuyorum. | Open Subtitles | ولكنني تتملكني الرغبة في الانتقام |
| Bunun toprakla alakalı oldugunu biliyorsun, intikamla degil. | Open Subtitles | تعلم أن هذا يتعلّق بالأرض ليس الانتقام. |
| Sana intikamla ilgili olan hikayenin tamamını anlattım. | Open Subtitles | حكيت لك الآن قصة كاملة عن الانتقام |
| Geçen gün Ava ile ilgili konuştuk. İntikamla huzur bulamayacağını aradığı huzurun Tanrı'da olduğunu söyledim. | Open Subtitles | تحدثت معه بالأمس عن " إيفا " وأخبرته أنه لا سلام بتصرفات الانتقام |
| Kadınsı intikamla ilgili bir kitap yazmayı planlıyordu. | Open Subtitles | كان يعد ليكتب رواية عن الإنتقام لدى النساء |
| Aynen. Kan, öfke ve intikamla dolu bir savaşta doğdun. | Open Subtitles | تماما، لقد ولدت في معركة مليئة بالدم و الغضب و الإنتقام |
| Kadın kundakçılarda, intikamla ilgilidir. Bunun doğru olmasından korkuyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | و إمرأة فاعلة، هذا يخصّ الإنتقام أنت خائفة من أنّ هاته هي الحقيقة، أليس كذلك ؟ |
| Hayır, bu intikamla alakalı değil. | Open Subtitles | لا, هذا الأمر لا يتعلق بالإنتقام |
| Harry, bunun artık intikamla alakası kalmadı. | Open Subtitles | هاري), هذا الأمر لا يتعلق بالإنتقام بعدَ الآن) |
| Bunlar intikamla alakalı değil, kardeşim. | Open Subtitles | هذا لا علاقة له بالانتقام, يا اخي |
| Ya da bu cinayetin intikamla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | أو أن هذه الجريمة ليس لها علاقة ! بالانتقام على الإطلاق |
| Kırılgan bir zihni olan insanlar, bu kozmik korkuların bir intikamla geldiğini hissedebilirler. | Open Subtitles | و الأشخاص ذوي العقول الهشة .. قد يعتقدون ان الكون يرهبهم من أجل الأنتقام |
| - Kinle, intikamla mı? | Open Subtitles | ضغينة، ثأر - |
| Kalbinin nefretle ve intikamla dolu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّ قلبك ممتلئ بالكراهية سعياً للانتقام |