"iradeli" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإرادة
        
    • الارادة
        
    İyileşebilmen için iradeli olmalı ve yaşama arzusuna sahip olmalısın. Open Subtitles لكي تتحسن ، لابد أن يكون لديك الإرادة والرغبة في الحياة
    Babasını kurtarması gerekirken onu yangında ölüme terk etmesi yüzünden hâlâ zırlayan, zayıf iradeli adam bedeninde altı yaşındaki bir çocuğa babalık yapmak isteyeceğini mi sanıyorsun? Open Subtitles و يلعب الأبوة مع فتى ضعيف الإرادة عمره ست سنوات عالق في جسد رجل ناضج ما زال يئن حول السماح لوالده الحقيقي بالموت
    Belli ki Jeffries şeytanı, söz konusu olduğunda o çok zayıf iradeli. Open Subtitles من الواضح أنه ضعيف الإرادة أمام الشيطانة جيفريس
    Dış görünüşünü kullanıp zayıf iradeli adamları, aptal bir televizyon programı için kullanıyor. Open Subtitles تستغل الرجال ذوي الارادة الضعيفة, تحصل على تجربة اداء لبرامج تلفزيونية سخيفة.
    Naif, zayıf iradeli Amerikalı zengin bir kız, teröriste dönüşen Suudi bir mühendise delice aşık oluyor. Open Subtitles فتاة امريكية غنية ساذجة وضعيفة الارادة تقع في الحب بجنون مع مهندس سعودي ويصادف انه ارهابي.
    Toza çevirdiklerim zayıf iradeli yaratıklardı. Open Subtitles الذين قتلتهم كانوا متغذيين ضعفاء الإرادة
    Savaş başlatmak isteyenlere karşı duran karakteri sağlam ve iradeli insanlar... Open Subtitles أشخاص يملكون الإرادة وقوة الشخصية لمواجهة أولئك الذين يتأهبون لخوض غمار الحروب
    Tıpkı ilk aşkı ortadan kaybolduktan sonra evlenmemeyi tercih eden, İkna eserindeki sağlam iradeli Anne Elliot gibi. TED أو "آن إليوت" ذات الإرادة الحديديّة في "الإقناع"، والتي اختارت أن تبقى عازبة بعد اختفاء حبّها الأوّل.
    En zayıf iradeli olanlar, en kolay dönüşenlerdir. Open Subtitles الإرادة الأضعف هي الأسهل للتحكم بها
    Ve biliyorum ki hepimiz değişim programına katılamayız, ve ben herkesi seyahate zorlayamam. Zaten, Chris ve Amy ile bununla ilgili konuştum ve onlar burda bir problem var, özgür iradeli insanları zorlayamazsın, ve ben buna tamamen katılıyorum. TED وأعرف أنه لا يمكننا تنفيذ كل برامج التبادل، ولا أستطيع إجبار الجميع على السفر والتنقل. لقد تحدثت بالفعل حول ذلك مع كريس وآمي، وقد قالوا أن هناك مشكلة حول هذا. لا يمكنك إجبار الناس على الإرادة الحُرة، وأنا أدعم ذلك كلياً.
    İradeli değilim. Open Subtitles لا أمتلك قوة الإرادة
    İnatçı bir kız, iradeli... Open Subtitles ...إنها عنيدة، وقوية الإرادة
    Sağlam iradeli. Open Subtitles قوي الإرادة.
    Ben ihtiyacın olan güçlü iradeli, karizmatik bir adamım ... ve sen her zaman hayal ettiğim kararlı kaltaksın. Open Subtitles انني الرجل ذو الارادة الصلبة التي تحتاجي الية... وانتي تلك العاهرة القاسية... التي حلمت بها دائما
    Bilirsin pek iradeli değilimdir. Bundan pek hoşlanmadım. Open Subtitles لا أتمتع بقوة الارادة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more