Ay döngüleriyle insan davranışları arasında hiçbir istatistiksel ilişki yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد إرتباط إحصائي بين مراحل القمر و تصرفات الإنسان |
Genelde en iyisi belli bir hata oranıyla istatistiksel ihtimaldir. | Open Subtitles | أفضل نتيجة دوماً هي إحتمال إحصائي مع هامش خطأ هامّ |
Bu kişi ortalamayı aşağıya çekiyor ve tabii ki bulguların istatistiksel anlamlılığını da bozuyordu. | TED | فأنزل المتوسط بكامله، مخربا القيمة الإحصائية للإختبار. |
İşimize, veri ve analizleri ve kesin istatistiksel analizi katmak istedim. | TED | أردت أن أدخل البيانات و التحليلات و التحليلات الإحصائية الدقيقة في العمل. |
Bu çalışma istatistiksel yöntemler kullanarak tespit edilmiş ve edilmemiş yolsuzlukları inceliyor. | TED | فهذه الدراسة تنظر إلى الاحتيالات المكتشفة وغير المكتشفة مستخدمة طرقا إحصائية. |
Risk değerlendirmesi istatistiksel düşünmenin karmaşık bir durumu ve kişisel bir tercih. | TED | تقييم الخطر عملية معقدة في التفكير الإحصائي والتفضيل الشخصي. |
Seninle karşılaştırıldığında, bizden daha çok var, istatistiksel olarak, egzotik olan sensin. | Open Subtitles | هناك الكثير منا أكثر من الذين تنتمي إليهم لذا ، إحصائيا أنت هو الشخص الأجنبي |
Bilgisayarlarımız hangi işaretlerin beraber, hangi işaretlerin arka arkaya kullanıldığının, istatistiksel modelini kavradılar. | TED | وبرمج الكمبيوتر نموذج إحصائي من الرموز التي تميل إلى أن تحدث معا والرموز التي تميل إلى اتباع بعضها |
Yani, çoğu ereksiyon, istatistiksel bir ortalamada buluşuyor. | Open Subtitles | مما يعني أنّ معظم حــالات الانتصاب الجيّدة تقع في وسط إحصائي ضيق. |
Sevdiğim her şeyi içinde barındırır... yüksek maaşlar, istatistiksel analizler, ve o küçük vurucu kaskları... | Open Subtitles | رواتب عالية، تحليل إحصائي و خُوذ ضارب الكرة تلك الصغيرة |
Ve bu sadece istatistiksel bir anormallik değil. | Open Subtitles | و ليس مجرد خطأ إحصائي. يبدو كما لو أنهم مُستهدفون. |
Diğerini izleyen bu deneyde, bebeklere, bir varsayımı diğerine göre destekleyen yalnızca küçücük istatistiksel veri parçası vereceğiz ve bebekler, yapacakları şeye karar verirken bunu kullanabilecekler mi göreceğiz. | TED | وفي التجربة القادمة، سنقدم للأطفال القليل فقط من المعطيات الإحصائية لدعم فرضية على أخرى، وسنرى إذا كان بإمكان الرضع استخدام تلك المعطيات لاتخاذ قرارات مختلفة حول الذي ينبغي فعله. |
Bu yüzden yine, önemli soru, istatistiksel veriyi çok azıcık değiştirince ne olacağıdır. | TED | ومرة اخرى، السؤال المهم بالفعل هو ما الذي يحدث عندما نغير المعطيات الإحصائية قليلاً. |
Bu gösterimlerin amacı aynı zamanda insanlara gerçekten önemli bazı istatistiksel kavramları hatırlatmaktır, ortalamalar gibi kavramlar. | TED | هدف هذه التصورات أيضاً هو تذكير الناس ببعض المفاهيم الإحصائية الهامة، مثل المتوسطات. |
Bu, olan bitene biraz daha istatistiksel bakmamızı sağlıyor. | TED | و هو يقدم نظرة إحصائية أكثر على الأشياء. |
Bir kez onun hakkında düşünün, istatistiksel sayı olarak görmeyin; bunlar - bakalım, konuşmaya başlayalı ne kadar zaman oldu? | TED | بمجردّ التفكير بها.. كما ترون هذه ليست بيانات إحصائية هذه .. دعنا نشاهد كم تحدّثت حتّى الآن |
İstatistiksel analizin uygulaması üzerinde çalışıyorum görgü tanıklarının kimlik tesbiti uygulaması gibi. | Open Subtitles | فمالذي تحلله هنا، علم الجرائم الأمريكي الحديث؟ إنني أعمل على تطبيق التحليل الإحصائي |
Don neden sana istatistiksel analizleri soruyor? | Open Subtitles | الآن , لماذا هو دون طلب حتى وإن كنت حول التحليل الإحصائي البيسبول؟ |
İstatistiksel olarak bu açıklamanın doğru olma ihtimali yok. | Open Subtitles | إحصائيا .. تلك الإفادة على الأغلب ليست صادقة |
İstatistiksel konuşmak gerekirse, onda dokuzu, 30 yaşın altında... beyaz erkeklerdir, ama emin olamazsınız. | Open Subtitles | احصائيا,9 من دون 10 قوقازيين تحت سن 30 عام,ولكنكم لن تعلموا بذلك |
Ben de istatistiksel olarak görmeden önce, bunu bilemeyeceğimi söylemiştim. Bir bilim adamı ancak yeterince istatistiksel bilgiye sahipse. | Open Subtitles | قلت له لا أدري حتى أرى الإحصائيه |
Sosyal medya verisinden başladık, bu veriyi ABD sosyal güvenlik bilgilerindeki istatistiksel verilerle birleştirdik, ve Amerika'da son derece hassas bir bilgi olan sosyal güvenlik numaralarını tahmin etmeye başladık. | TED | كنا نبدأ ببيانات شبكات التواصل الاجتماعي، و ندمجها إحصائياً ببيانات من الأمن القومي الأمريكي، و استطعنا توقع أرقام الضمان الاجتماعي، و التي تعد في الولايات المتحدة الأمريكية معلومات حساسة للغاية. |
İstatistiksel olarak kadınlar erkeklerden beş yıl daha fazla yaşarlar. | Open Subtitles | أحصائياً, النساء يعشن خمس سنوات أطول من الرجال |
İklim değişikliklerinin etkilerini tahmin etmek için istatistiksel modellemeler yapıyordu. | Open Subtitles | كانت تعمل على تطوير النماذج الإحصائيّة للتنبؤ بالتأثيرات على تغيّرات المناخ. |
Doğru ama o olaylardaki kurbanlar ve bu davadakiler istatistiksel olarak aynılar. | Open Subtitles | بالفعل، لكن أوجه التشابه بين ضحاياه والضحايا في هذه القضية هي متطابقة احصائياً |
İstatistiksel olarak, belki ama bu, matematik dersi değil, Bones? | Open Subtitles | ربما ذلك حسابياً لكننا لسنا في درس للرياضيات, حسناً (بونز) |