"istediği tek şey" - Translation from Turkish to Arabic

    • كل ما أراد
        
    • كل ما أراده
        
    • وكل ماكان يطلبه
        
    • كل ما أرادت
        
    • الشيء الوحيد الذي يريده
        
    • الوحيد الذي تريد
        
    Ama Başbakan'ın tartışmak istediği tek şey kocanızın yeni meşgalesiydi. Open Subtitles كل ما أراد رئيس الوزراء مناقشته هو هواية زوجك الجديدة.
    Bilmek istediği tek şey bahçesindeki zararı kimin karşılayacağı. Open Subtitles كل ما أراد معرفته من سيدفع ثم الإصلاح
    İstediği tek şey, halkının sömürgeden kurtulması, tıpkı 1940'lardaki Mahatma Gandhi gibi. TED كل ما أراده هو أن يكون شعبه حرًا من المستعمرة مثل المهاتما غاندي في أربعينيات القرن العشرين.
    Şansıma adamın karşılığında istediği tek şey ufak bir öpücüktü. Open Subtitles من حظي, أن كل ما أراده .. الرجل . هو بعض التقبيل
    Karşılığında istediği tek şey temiz çarşaflar ve uyuşturucudan kafayı bulmuş fahişenin üzerindeki kusmukları temizlememdi. Open Subtitles وكل ماكان يطلبه بالمقابل، تنظيف الملاءات وتنظيف القيء من العاهرة مدمنة العقاقير
    Karşılığında istediği tek şey temiz çarşaflar ve uyuşturucudan kafayı bulmuş fahişenin üzerindeki kusmukları temizlememdi. Open Subtitles وكل ماكان يطلبه بالمقابل، تنظيف الملاءات {\pos(190,200)}وتنظيف القيء من العاهرة مدمنة العقاقير
    Müdürün bilmek istediği tek şey Kenneth'dan memnun olup olmadığımızdı. Open Subtitles لذا , كل ما أرادت أن تعرفه الناظرة اذا كنا سعداء مع كينيث او لا
    Şu anda senden istediği tek şey ruhuna sonsuz işkence yaşatmanın zevkini çıkarmak. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يريده منكَ، هو سعادته بتعذيب روحكَ أبدا الدهر.
    Ya suşi en sevdiği yiyecekse ve yemek istediği tek şey oysa? Open Subtitles ماذا لو كان السوشي هو طعامها المفضل و كان الطعام الوحيد الذي تريد تناوله؟
    Bakın, Teddy'nin istediği tek şey evine dönmekti. Open Subtitles أنظر,كل ما أراده تيدى هو أن يعود للوطن
    - Ama istediği tek şey bu. Hayır. Open Subtitles - لكنها كل ما أراده يومًا
    Pete'in gerçekten istediği tek şey sevgisini yaymaktı. Open Subtitles (كل ما أراده (بيت هو أن ينشر حبه
    O gece yapmak istediği tek şey, dans etmekti. Open Subtitles تلك اللية كل ما أرادت فعله هو الرقص.
    Karşılığında istediği tek şey güzeller güzeli Emily Duncan'ın elleri. Open Subtitles و الشيء الوحيد الذي يريده مقابل ذلك هو يد الجميلة (إيميلي دنكَن)
    Bedford benim için istediği tek şey benim yok olup gitmem. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يريده (بيدفورد) مني هو أن أجف وأختفي في الهواء
    Annenin benden duymak istediği tek şey, Adele'le kaldığım için pişman olduğumu söylemem. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي تريد والدتكِ (تسمعني أقوله هو ندمي على البقاء مع (أديل
    Benden daha fazla istediği tek şey. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي تريد أكثر مما تريدني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more