Ben kaçınarak değil. Ben sadece biraz isteksiz, hepsi bu. | Open Subtitles | أنا لست أتجنب أنا مترددة قليلاً ، هذا كل شيء |
Tüm geri bildirimlerini isteksiz olarak yemeğe gelen konuklarından alırmış. | Open Subtitles | يحصل على كل ما قدمه ردود الفعل من ضيوف العشاء مترددة. |
Hiçbir Tok'ra ortakyaşamı isteksiz bir konukçu ile kalıcı olarak birleşmek istemez. | Open Subtitles | لا يوجد سمبيوت توك رع يختار الارتباط مع مضيف غير راغب للنهاية |
İsteksiz bir konukçuda kalmaktansa kendisini feda edeceğini garanti ederim. | Open Subtitles | هو يضحي بنفسه في النهاية بدلا من البقاء مع مضيف غير راغب |
isteksiz değilim öğrenmeye, gözlerim başlar dönmeye, | Open Subtitles | لست كارهاً للتعلم أخبرني لمَ عيناي تحرقاني |
Bu müttefiklerimizin isteksiz oldukları için değil, Lordum, fakat izin verilmediği için. | Open Subtitles | الأمر ليس أن حلفائنا غير راغبين, مولاى لكنهم لم يستعدوا جيداً |
FISA Mahkemesi biraz vakit alacak. Hakim isteksiz. | Open Subtitles | محكمة مراقبة الاستخبارات الأجنبية قد تأخذ وقتاً القاضية كانت مترددة |
Zinanın özel ayrıntılarını babasıyla paylaşmakta isteksiz olabileceği aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل فكرتَ بأنها للربما مترددة لتبادلَ أطراف الحديث مع والدها -بخصوص فعلتها المخزيّة هته ؟ |
Elbette ortaya çıkmak konusunda isteksiz olacak. | Open Subtitles | بالطبع ستكون مترددة للمضي قدماً |
E o zaman ben de isteksiz bir kadını buraya çağırıp da konuşmaya zorlamak istemem. | Open Subtitles | حسنا ( هيل ) انا لا اريد اجبار امرأة مترددة لتأتي هنا وتتكلم عن كل هذه الاشياء |
Neden bu kadar isteksiz olduğunu anlıyorum... | Open Subtitles | أنا أفهم لماذا أنتى مترددة |
Bak, isteksiz değilim. | Open Subtitles | انظرى , أنا لست مترددة |
Yeterli zamanda başka bir konukçu bulamazlarsa isteksiz bir konukçuda kalmaktansa, ortakyaşamın kendini feda edeceğine söz verdiler. | Open Subtitles | لقد وعدوا أنهم إن لم يجدوا مضيف آخر في وقت مناسب السمبيوت سيضحي بنفسه على أن يبقى في مضيف غير راغب |
Eğer bir taraf isteksiz ise, sonu iyi bitmez. | Open Subtitles | اذا كان هنالك جانب غير راغب بهذا الامور لن تنتهي على خير |
Las Vegas'a taşınmak konusunda isteksiz olduğunu bize söylemeliydi. | Open Subtitles | أعني، كان يجب أنْ يخبرنا إنّه غير راغب في الانتقال إلى لاس فـــــيــــغـــــاس. |
Konsey, Jaffa'ların Goa'uld'a karşı birlikte olma azmini zayıflatacağı endişesiyle silahın yok edilmesi konusunda isteksiz. | Open Subtitles | المجلس مازال غير راغب فى تدمير السلاح * خوفاً من أنه سَيُضعفُ من عزيمةَ الـ * جافا للوَقْف متّحدِين ضدّ الـ * جواؤلد * الباقيين |
isteksiz değilim öğrenmeye, gözlerim başlar dönmeye, | Open Subtitles | لست كارهاً للتعلم أخبرني لمَ عيناي تحرقاني |
Kurbanın, yaşadığı olayın detaylarını anlatmada isteksiz olması sık görülen bir durum değildir. | Open Subtitles | هذا شي غير مستغرب بالنّسبة للضحايا أن يكونوا غير راغبين أو قادرين على إظهار السبب أو التفاصيل |
Gerçeği kabullenmekte isteksiz görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدون غير راغبين لقبول الحقيقة. |
Ve yetişkinler isteksiz olabilirler. | Open Subtitles | والبالغون يصبحون غير راغبين. |