Adı olmayan bir şeyi adlandırmamı isteme benden. | Open Subtitles | لا تطلب منني إعطاء اسم لحاجة اساسا ملهاش اسم |
Bak, benden tavsiye isteme. | Open Subtitles | إنه فظيع. اسمع لا يجب عليك أن تطلب مني النصيحة |
Eğer beni biraz seviyorsan... bunu benden isteme. | Open Subtitles | إذا كنت تكن لي ذرة حبّ فلا تطلب مني القيام بذلك |
Eğer sorun oysa, çözümü çok kolay, izin isteme gizlice çıkıp gidelim. | Open Subtitles | إذا كان من المستحيل أن تدعكِ . لا تطلبي منها . سنقوم بالتسلل |
Sağlıklı olmak prensiplerime aykırıdır ama benden bunu isteme. | Open Subtitles | التمتع بالصحة يخالف مبادئي، لكن لا تطلبي مني ذلك. |
Kriz zamanlarında destekleri, para ya da asker isteme gibi bir şansım bir daha olmaz. | Open Subtitles | لن يعودَ لدّي دعمهم ولا فرصة لطلب المال أو الجند . في أوقات الأزمات |
Lütfen bunu isteme benden. Yapamam. Senin ölmeni izleyemem! | Open Subtitles | أرجوك لا تطلب مني هذا ، لا أستطيع لن أشاهدك وأنت تموت |
Lütfen benden bunu isteme. Bir cana kıymamı isteme. | Open Subtitles | أرجوك لا تطلب منى عمل ذلك لا تطلب منى أن آخُذ حياة |
Kendin veremediğin şeyi benden isteme. | Open Subtitles | لا تطلب مني ما لا تستطيع أن تمنحه أنت نفسك |
Böylece, bir ceset geldiğinde yardım isteme ihtimalini bileceğiz. | Open Subtitles | حتي عندما تأتي جثة إلى المشرحة سنعرف ما هو إحتمال أن تطلب المساعدة |
Lütfen oraya gelmemi benden isteme.Bana neler olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أرجوك لا تطلب مني موافاتك هناك أن تعلم ما يحدث لي بالمستشفى |
Fazladan köpük isteme de seni... sırtlarına alıp gezdirmeye bile razılar. | Open Subtitles | إن طلبت رغوة إضافية.. فلربما تطلب أيضاً أن تحمل على ظهري، تدري ما أقصد؟ |
Ermeni lokantasında Türk kahvesi isteme, | Open Subtitles | لا تطلبي القهوة التركية في مطعم أرميني أبداً |
Hey, anlattıklarımla başa çıkamayacaksan, göstermemi isteme. | Open Subtitles | لا تطلبي منّي أن أعرض لو انّك لا تحتملين أن أروي |
Lütfen bunu isteme, çünkü yapamam. | Open Subtitles | لذا أرجوك لا تطلبي مني ذلك لأنني لاأستطيع |
Lutfen benden bunu yapmamı isteme. Bunu kaldıramazsın, inan bana. | Open Subtitles | لا تطلبي مني ان افعل هذا لم تصدقيني في ذلك الوقت |
Lütfen benden bunu yapmamı isteme. Bunu kaldıramazsın, inan bana. | Open Subtitles | لا تطلبي مني ان افعل هذا لم تصدقيني في ذلك الوقت |
Sonuncusu ve bu gerçekten ama gerçekten çok önemli ve konu yardım isteme olduğunda muhtemelen en çok gözden kaçan kural: Birinden yardım istediğinizde ve o yardım etmeyi kabul ettiğinde yardımının etkilerini ona bildirin. | TED | آخر واحدة، وهذه واحدة مهمة للغاية وربما أكثر واحدة يغفل عنها عند يأتي الأمر لطلب المساعدة: عندما تقوم بطلب المساعدة من أحدهم ويقولوا نعم، تابعوا معهم بعد ذلك. |
Senden istifa etmeni isteme şansı bulamadan önce. | Open Subtitles | قبل أن تواتيه الفرصه ليطلب منك تقديم إستقالتك. |
Her çişin geldiğinde işemek için izin isteme. Sadece git. | Open Subtitles | لا تسألنى كل مرة تريد فيها التبول فقط أذهب |
Beni bağışlamanı isteme cesaretim olmadığı için pişmanım. | Open Subtitles | يؤسفني أنه لم تكن لدي الشجاعة لأطلب منك الصفح |
bu yüzden Will'i de tehlikeye atmamı isteme benden. Tatlım, bak işte oldu. Selam, Betsey'nin annesine ulaşamıyorum. | Open Subtitles | لذلك لاتطلب مني أن أعرض ويل للخطر ايضاً هل يمكن أن أستدعي أم بيتسي لاأدري أن كانت أخذت حصانه ضد الحصبة |
İsteme. | Open Subtitles | إيّاكِ. |
Bununla barış içinde olduğunda mutluyum ama lütfen benim de aynı şeyi hissetmemi isteme. | Open Subtitles | أنا سعيدة بأنكِ تأقلمتِ مع هذا، فعلاً لكن، من فضلكِ، لا تطلبين مني أن أصبح مثلكِ |
Aldıktan sonra seni derde sokucak şey isteme. | Open Subtitles | لا تسأل عن شيئًا الذي سيكون عبئًا إذا حصلت عليه. |
Lütfen bir daha telefonlara bakmamı isteme. | Open Subtitles | رجاءا لا تجعليني اغطي لك مكالماتك ابدا مره اخري |
Bana kopya falan verme, onunla baloya gitmemi isteme benden. | Open Subtitles | لا تمرر لي ورق في الحصة لا تسألني أن أصحبها إلي حفلة المدرسة |