Daniel, kendi boyutundaki Teal'c'in iyi bir adam olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هذا الرجل دانيال، يقول ان تيلك في عالمه رجل صالح |
Ne kadar iyi bir adam olduğunu karıncayı bile incitmeyeceğini söyledi vs. | Open Subtitles | قال: يا لهُ من رجل صالح إنه لم يؤذي ذبابة من قبل، |
O iyi bir adam, Daniel. Sadece çok fazla baskı altında. | Open Subtitles | أنه رجل جيد , دانيال ولكنه يقع تحت الكثير من الضغط |
İyi bir adam. Uçabiliyor ve kötü adamları öldüren gümüş kıIıcı var. | Open Subtitles | إنه رجل طيب, يمكنه الطيران و لديه سيف فضي لكي يقتل الأشرار |
- Hapishanedeki şu çocuk hakkında. - O iyi bir adam, Paul. | Open Subtitles | انه بشأن هذا الفتى هناك بالسجن انه رجل لطيف يا بول |
O kadar zamandır, o canavarın ardında iyi bir adam olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت طيلة تلك السنوات على يقين بوجود رجل صالح وراء صورة الوحش |
Huw da sen ve ağabeyleri kadar iyi bir adam olursa, bana yeter. | Open Subtitles | أريد الأفضل للصبي إذا كان رجل صالح مثلك ومثل أخوته |
Jack, bilmeni istiyorum ki, ben bundan sonra iyi bir adam olacağım. | Open Subtitles | الآن ، جاك ، كل منا يعرف انني ساصبح رجل صالح من الآن فصاعدا ، أليس كذلك؟ جيد |
O iyi bir adam, büyük sorumluluk taşıyan bir iş yapıyor. | Open Subtitles | انه رجل صالح , وكان عمله ينطوي على مسئوولية كبيرة |
Hakkında ne derlerse desinler, ben iyi bir adam olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | مهما كان ما يقولونه عن صحة هذا الأمر أنا أؤمن أنه رجل صالح |
İyi bir adam nerede olursa olsun, iyi bir adamdır. | Open Subtitles | الرجل الجيد يبقى دائماً رجل جيد لا يهم أين يكون |
Belki de bu onun, iyi bir adam olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | ومن المحتمل أن هذا يعني انه كان رجل جيد,بعد كل شيء |
İyi bir adam aldık, delik deşik olmamak için sana dikkat etmesi gerekiyor. | Open Subtitles | حصلنا على رجل جيد وعليه ان يراقبك كي لا ينال طلقة منك |
O gerçek bir kahraman, iyi bir adam. Bugün dönmek zorunda değildi. | Open Subtitles | أنه رجل شجاع , رجل طيب لم يكن مضطراً للعودة اليوم |
Sizden çok hoşlanıyor, sizi arzuluyor, ve öyle iyi bir adam ki... | Open Subtitles | إنه يحبكِ ، إنه يستحق الحب ، فهو رجل طيب |
Sen iyi bir adamsın teğmen. İyi bir adam her zaman sınırlarını bilir. | Open Subtitles | أنت رجل طيب أيها الملازم الرجل الطيب يعرف دائماً حدودة |
İşte, halife geliyor. Gülümse. Çok iyi bir adam. | Open Subtitles | اوه , الخليفه يأتى إلى هنا الان , أبتسم له , أنه رجل لطيف |
İyi bir adam yetiştirdiklerini görebiliyorum. - O kızı kurtarmak için yaptığın şey... | Open Subtitles | يمكنني الرؤية بأنهم ربوا رجلٌ صالح ما فعلته لتلك الفتاة |
İyi bir adam ve ligimizin saygın bir üyesiydi. | Open Subtitles | لقد كان رجل طيّب و عضو ذو قيمة في الرابطة. |
Gitmeden önce salakça şeyler yaptığımı biliyorum, Ama daha iyi bir adam olarak geri geldim. | Open Subtitles | أعلم أني ارتكبت أفعالاً حمقاء حقاً قبل أن أغادر ، ولكني عدتُ وأصبحت رجلاً أفضل |
Skills, daima iyi bir adam ve bana harika bir arkadaş oldun, ...bu yüzden burayı senin almanı istiyorum. | Open Subtitles | سكيلز , لقد كنت رجلا جيدا وصديقا جيد لذا فأريدك ان تأخذ هذا المكان |
Önemli olan tek şey, seni emanet edeceğim adamın iyi bir adam olması. | Open Subtitles | والشئ الوحيد الذي يهم هو أن يكون الرجل الذي سأسلمك له رجلاً جيداً |
Hadi seninki de Wickham olsun. İyi bir adam. O seni memnuniyetle yüzüstü bırakabilir. | Open Subtitles | أجعلى ويكهام رجلك فهو شخص لطيف وسوف يتخلى عنك بلطف |
"İstediğim gibi hoş bir berber olmasa da iyi bir adam," diye düşündüm. | Open Subtitles | لست انيقاً كما تمنيت لكن رجلاً صالح |
Eh, bu görev için daha iyi bir adam düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا أفكّر في رجل أفضل منك من أجل هذه المهمة. |
İyi bir adam ve müthiş bir polisti. | Open Subtitles | حسناً لقد كان رجلاً طيباً وضابطاً رائعاً |
İyi bir adam, çalışkan birisi. | Open Subtitles | فهوَ رجلٌ طيب ومجتهد جداً في عَمله |
Sende söyledin o iyi bir adam değil. | Open Subtitles | وقلتها بنفسك، إنه ليس شخص صالح |