"iyi bir nedeni" - Translation from Turkish to Arabic

    • لديه سبب وجيه
        
    • سبباً وجيهاً
        
    • هناك سبب وجيه
        
    • لديه سبب جيد
        
    • عذر جيد
        
    • ان هناك سبب
        
    • سببًا وجيهًا
        
    Tatlım, dedektif, Daniel'ın adını daire içine alıp altını çizdiyse bunun için iyi bir nedeni olmalı. Open Subtitles عزيزتي انا متاكد انه اذا قام بوضع خط ودائرة حول اسم دانيال فـ المحقق لديه سبب وجيه لذالك
    İyi bir nedeni olmayan kimse gelmiyor buraya. Open Subtitles لا أحد يأتي إلى هنا إلا إذا كان لديه سبب وجيه لذلك
    Biliyorum,uzun zamandır ilişkim olmadı ama iyi bir nedeni var. Open Subtitles وأعرف أنني لم أخرج بصحبة فتاة منذ فترة لكن ثمة سبباً وجيهاً لذلك
    Eminim acı çekmemizin iyi bir nedeni vardır. Open Subtitles أنا متأكد أن هناك سبباً وجيهاً لهذه المعاناة
    Biri kaçmaya çalışırken, hapishanenizi terk etmenizin iyi bir nedeni var mı? Open Subtitles هل هناك سبب وجيه لتركك لسجنك في وسط هروب منه؟
    Direktör Mace'in o çantadan çok uzaklaşmamasının iyi bir nedeni var. Open Subtitles هناك سبب وجيه للغاية يجعل المدير مايس لا يكون بعيدًا للغاية عن تلك الحقيبة
    Buradaki kapının üstünü betonla kaplayan kişinin iyi bir nedeni olabilir. Open Subtitles آياً يكن من غطى هذا الباب ربما يكون لديه سبب جيد
    Herhalde iyi bir nedeni vardır. Bennie. Buraya gel, tatlım. Open Subtitles من المحتمل لديها عذر جيد كيف أنت ؟
    İyi bir nedeni olduğundan eminim. Open Subtitles أنا متأكد من ان هناك سبب وراء ذلك
    Eminim iyi bir nedeni vardır. Open Subtitles أعني، اليوم من الأكيد أنّ له سببًا وجيهًا
    Bir kapıyı betonla kapatmalarının iyi bir nedeni olabileceğini düşündün mü? Open Subtitles هل فكرت أبداً أنه أياً كان من قام بتغطية ذلك الباب ربما كان لديه سبب وجيه لذلك؟
    Onu zorlama. Eminim iyi bir nedeni vardır. Open Subtitles . لا تدفعيه لذالك , انني متأكدة بأنه لديه سبب وجيه
    Eminim bunu yapmasının iyi bir nedeni vardır. Open Subtitles إني متأكدة أن لديه سبباً وجيهاً لفعل ذلك
    Bunu söylemek için iyi bir nedeni vardı demek. Open Subtitles لابد وأن لديه سبباً وجيهاً لقولِ هذا.
    Ve bu şekilde evrensel kurallar fikrine takıntılı olmalarının iyi bir nedeni vardı, çünkü 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın büyük bölümündeki bilim, evrensel kuralları takıntı haline getirmişti. TED و هناك سبب وجيه لكونهم متحمسين لفكرة القواعد العالمية, لأن كافة المجالات العلمية في القرن التاسع عشر و معظم القرن العشرين’ كانت متسلطة عليهم تلك الفكرة.
    Bunun iyi bir nedeni var: sığ sular yırtıcılarla dolu. İşte bir ıskarmoz. Ve şayet bir ahtapot ya da mürekkepbalığıysanız, çevrenizdekileri saklanmak için nasıl kullanılacağını gerçekten anlarsınız. TED هناك سبب وجيه لذلك: إن المياه الضحلة مليئة بالمفترسين. إليكم هذه البراكودة و إذا كنتَ أخطبوطاً أو من الرأسقدميات ستفهم حقاً كيفية استخدام محيطك للإختباء
    Philip'in okul gezisini ekmesine iyi bir nedeni varmış.. Open Subtitles فيليب كان لديه سبب جيد لكي يتغيب عن الرحلة
    Fakat her zaman iyi bir nedeni oluyor. Open Subtitles ولكن دائماً يكون لدي عذر جيد
    İyi bir nedeni olmalı. Open Subtitles لابد ان هناك سبب مقنع
    Endişelenmek için iyi bir nedeni olduğunu söyler hep. Open Subtitles كانت تقول أن لديها سببًا وجيهًا للقلق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more