Bazen iyi birisi onu bulur, bazen de kötü birisi bulur. | TED | في بعض الأحيان يجدها شخص جيد في بعض الأحيان يجدها شخص سيء. |
Bay Duncan iyi birisi olmalı çocukların buraya gelip oyuncaklarla oynamalarına izin veriyor. | Open Subtitles | من المؤكد بان سيد، دنكن رجل جيد حيث يدع الاطفال ياتون الى هنا ويلعبون بالعابه |
Ama olan bu değil. Alex iyi birisi. Ve ondan hoşlanıyorum. | Open Subtitles | لكن هذا ليس ما حدث إنه رجل صالح وهو يعجبني |
Bay Sayle dünyaya ne kadar iyi birisi olduğunu göstermeye çalışıyor. | Open Subtitles | السيد سايلي يحاول ان يجعل العالم يرون كم هو رجل لطيف |
Bunu aşkım için yaptım. Onun iyi birisi gibi göründüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لقد فعلت هذا من أجل الحب أعلم أنه يبدو رجل طيب |
Sana demiştim. Bu samuray iyi birisi diye. | Open Subtitles | لقد أخبرته أن هذا الساموراي رجلٌ صالح |
Saçlarını ve yakışıklılığını baz alırsak bence sahiden iyi birisi. | Open Subtitles | مستند على شَعرِه ووسامتِه، أعتقد هو a شخص جيد جداً. |
O bizim ulusumuzun müstehcen yüzeysellik inanıcının kurbanı olan iyi birisi. | Open Subtitles | هو شخص جيد والذي هو ضحية مجتمع يعبد السطحية |
Burley sana da, daha bir Burley gibi görünmüyor mu? Stan iyi birisi. | Open Subtitles | هل بيرلى يبدو مهتم بنفسه أكثر بالنسبه لك؟ ستان شخص جيد |
İyi birisi olduğunu, onu çok iyi tanımadığımı, bazen insanların kısa süreli de olsa birbirleri için çok önemli olduğunu. | Open Subtitles | أنه رجل جيد وأنا لم أعرف جيداً وأحيانا فد يعني شخص الكثير للآخر خلال فترة قصيرة |
Alicia ve Jim arasında her ne olduysa bunun cinayetle hiçbir alakası yok. O iyi birisi, tamam mı? | Open Subtitles | آياً يكن ما حدث بين "أليشا" و "جيم" لا علاقة له بمقتلها ، إنه رجل جيد ، موافقة ؟ |
Christian kuzenimdir, iyi birisi ama o arkadaşları yok mu... | Open Subtitles | كريستيان قريبي، وهو رجل جيد ولكنأصدقاءههم الذين... |
Senin kocan çok temiz. O iyi birisi. | Open Subtitles | زوجك مناسب و شريف انه رجل صالح |
Beş ay oldu ama gerçekten çok iyi birisi ve... | Open Subtitles | -حوالي 5 أشهر -لكنه رجل صالح جداً |
Çavuş iyi birisi ama adam çok da akıllı değil. | Open Subtitles | الضابط رجل لطيف ولكنه ليس أذكى رجل في العالم |
İyi birisi. Bana küçük bir iyilik yaptı. | Open Subtitles | .رجل لطيف فعل لي معروفاً صغيراً |
Drew iyi birisi. | Open Subtitles | اعنى , ان درو رجل طيب وأعرف كم كنت ابدو غير مناصراً له تمامأ من قبل |
Bak, Nolan ukala, inatçı bir baş belası olabilir ama iyi birisi. | Open Subtitles | انظري ، "نولان" عنيد ، و مغرور لكنه رجلٌ صالح. |
Çok iyi bir insan iyi birisi değilmiş gibi davranmmaya çalışan. | Open Subtitles | شخص طيب جدا الذي يدعي أنه لن يكون من هذا النوع |
Beni utandırırsınız. Bu George Weiss. Bazı çok önemli işler yaptı; tanınması gereken iyi birisi. | Open Subtitles | هذا جورج وايز، يقوم ببعض الأعمال المهمة هو شخص لطيف |
"Bundan sonra iyi birisi olacağım." Oldu mu? | Open Subtitles | سوف أصبح رجلاً صالحاً من الآن وصاعداً حسناً؟ |
bunlara rağmen , ağır şartlara rağmen sen hep iyi birisi oldun. | Open Subtitles | وعلى الرغم من عنائي الشاق، تحولت إلى شخصٌ طيب |
Bir kaç hafta önce o gerçekten çok iyi birisi ama ilgilenmemişti. | Open Subtitles | قبل أسابيع قليلة كانت لطيفة للغاية، ولكن... لم تكن مهتمّة بي |
İyi birisi olup olmadığı umurumda değil. | Open Subtitles | لا أهتم إن كان رجلٌ طيب |
O iyi birisi. | Open Subtitles | إنّه شخصٌ طيّب. |
Bayan Grundy istismarcı değil. O iyi birisi. | Open Subtitles | سيدة (غراندي)، ليست مُغتصبة إنها إنسانة صالحة |
Eğer etrafımda olsaydı daha iyi birisi olabilirdim. | Open Subtitles | ولكن اذا كانت على قيد الحياة. لكنت سلكت طريقا افضل. |